Bu gün dünyanın dört bir yanına baktığımızda Adem Peygamber’den bu yana hiç kavgasız kansız kalmayan dünya da bu günde hemen her toplumda benzer haksızlıklar irtikap ediliyor aynı cinayetler işleniyor. Ne acıdır ki bütün bu zulümlere dur diyebilecek dünya çapında denge unsuru bir güç olmadığından dolayı hiçbir şey zalimleri hizaya getiremiyor. Nitekim bu günün zorbaları sürekli zulmediyor kan döküyor ve kimseye hesap vermiyorlar. Her şeye bir kılıf bulup hesaptan kurtuluyorlar. Ama her şeyin üstünde hesabı olan zalimlere mühlet veren onları derhal derdest etmeyen Allah’ın hesabının olacağını düşünmüyorlar.
Hazreti Nuh kavmini gece gündüz dine davet etmiş bazen yüksek sesle bazen de sessiz sedasız bir davetle onlara seslenmiş ve hidayete ermeleri için her yolu denemişti. Fakat ne zaman onları hak ve hakikate çağırmışsa onlar parmaklarıyla kulaklarını tıkamış elbiseleriyle yüzlerini saklamış ve seyyidina NUh’ un yüzüne bile bakmamışlardı. sonunda Hz. Nuh onlara beddua etmiş ”Rabbim yeryüzünde dolaşan bir tek kafir bile bırakma! Zira bırakırsan onlar Senin kullarını Senin yolundan saptırırlar ve sadece kendileri gibi kafir ahlaksız çocuklar dünyaya getirip yetiştirirler. Ya rabbi beni, annemi, babamı ve evime mümin olarak girenleri erkek ve kadın bütün inananları affet. O zalimleri ise daha da beter daha da perişan eyle”(Nuh 71/26/28) demişti. Bu beddua üzerine Cenab-ı Hak tufan göndermiş ve o kavmin altını üstüne getirmişti.
Hadis-i şeriflerde zikredildiğine göre, Allah Teala, kıyamet günü öncekileri ve sonrakileri bir alanda toplar. Güneş alçalır, insanları tahammül etmesi çok güç bir gam ve sıkıntı kaplar. İnsanlar bir şefaatçi bulma ümidiyle peygamberlerin kapısını çalarlar.Nihayet Hz. Nuh’ un huzuruna varır ve ondan da şefaat isterler. Hz. Nuh (as.) ümmeti hakkındaki o bedduasını şefaat etmesine mani bir sütre gibi görür.”benim tek duam vardı,onu da kavmim aleyhine kullandım” der; ”nefsim nefsim”diye iç geçirir ve insanları Hz. İbrahim’e yönlendirir. Öyle inanıyorum ki,Hz Nuh gibi ulül azm (her türlü zorluğa rağmen vazifesini eksiksiz eda eden en büyük beş peygamberden)birinin Cenab’ı Hak’tan, küçük dahi olsa bir işaret almadan öyle dua yapması mümkün değildir.O kavminin kat’iyyen inanmayacağı hususunda mutlaka ilahi bir işaret almış ve kalplerinin mühürlendiğinden emin olduğu halde o kimseler hakkında beddua da bulunmuştur. dolayısıyla onun ümmeti aleyhinde duasının kendisini şefaat etmekten alıkoyacak bir hata olduğu düşünülemez. Fakat ulülazm bir peygamberin kendisi hakkında öyle hüküm vermesi ve yaptığı işi kendi ufku itibariyle hata kabul etmesi de yine mukarrabine yakışan bir ruh yüceliğinin ifadesidir.
İşte bu minval üzere zalimlere beddua etmek yerine onları Allah’ a havale etmekle yetinmeli. O havaleyi de yine insanların en şefkatlisine ittibaen yapmak lazım. Nasıl ki Allah Rasülü,”Allahümme aleyke bi-Ebi Cehl, Allahümme aleyke bi-Utbe,Allahümme aleyke bi ebi Şeybe…”deyip din düşmanlarını Allah’ a havale etmiş ve bununla ” Allah’ım sen bilirsin, Sen ne dilersen onu yap!” demek istemiştir.
Evet yine ‘Allah’ım bize ve bütün müslümanlara yardımcı ol; müslümanların perişan olmalarını isteyenleri bu istikamette komplolar düzenleyenleri hüsrana uğrat iki ellerini bir araya getirme onları muvaffak eyleme, müslümanları zalimlerin zulümlerinden muhafaza buyur üzerlerindeki baskını arttırdıkça arttır, ellerini ayaklarını birbirine dolaştır. Kalemle tecavüz edenlerin kalemlerini kır; müslümanlara sövüp sayanların dillerini ebkem kıl… Zalimler gayeyi hayallerine ulaştırma ve onlara karşı bizlere yardımcı ol şeklinde dua ve niyazlarımızı Allah’a ulaştırmalıyız.
Mü’minler Allah Teala’ya yürekten inanarak teveccüh etseler ve duaya yönelseler Cenab- Hak şu anki dengeleri alt üst edecek ve her zalime haddini bildirecektir. Ne var ki bu gün onun bize yakınlığını ve dualarımıza icabet edeceğini düşünerek hazır ve nazır birinin huzurunda olduğumuz düşüncesi ile yalvarsalar yüreklerini çatlatırcasına Arafat’ta, Müzdelife’de duaya dursalar Cenab’ı Hak müslümanların mazlumiyetine son verecektir inşallah.
Öyleyse dişimizi sıkıp her gece teheccüde kalkmaya çalışalım gecenin karanlığını bir kaç rekat namaz ile aydınlatıp sonra da bütün samimiyetimizle rabbimize el açalım büyük küçük acı ve ızdıraplarımızı arzu ve isteklerimizi bir bir Cenab’ı Hakka arz edelim. Mevlamızın varlığını düşünelim onun merhameti iradesi inayeti sayesinde herşeyin üstesinden gelebileceğimiz inancıyla gerilip bir kez daha onun kapısının tokmağına dokunalım. Herşeye kadir hayy kayyum celal ve izzet sahibi müminlerin dostu olan Rabbimiz mü’minleri karanlıklardan aydınlıklara çıkaracak yine muti kullarını dünyaya varis kılacaktır amenna ve saddakna…