38,8949$% 0.36
43,4533€% -0.25
51,6683£% -0.22
3.999,77%-0,80
3.202,00%-1,14
9.668,36%1,33
İnsan yaşamının en önemli değerlerinden biri olan evlilik, şu anda yedi milyar olan insanlığın temelidir ve varoluş sebebidir. Evlilik olmasa doğumlar azami derecede azalır ve insanlık erozyona uğrar. Evlilik, dünya insanlığının en kutsal müessesesidir ve mayası, iksiri sevgidir. İki ceset bir ruh olanlar, gerçek evliliğin sırrına mazhar olanlardır. Gerçek evlilik, eşlerin birbirine karşı samimi ve safiyane oldukları güvenli bir limandır. Önyargıdan sıyrılmış, eşine karşı egosunu sıfırlamış, negatif bir dil ve söylem kullanmayı edep dışı sayan ve sevgi dilini kendisine rehber edinen kişiler evlilikte başarıyı elde edenlerdir. Ne yazık ki günümüzde çiftlerin çoğunluğu pozitif davranışlardan uzak, sıkıntılı evlilikler sürdürmektedirler ve bu yüzden evlilik müessesesi ciddi bir erozyona uğramaktadır.
Her bireyin ihtiyaç duyduğu ve hayatına anlam katan ilk kurum olan evlilik, maalesef günümüzde önemli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu kutsal yola adım atanların neredeyse yarısı, ilişkilerini sürdüremeyip ayrılmaktadır. Bu durum, toplumumuzda birçok acı verici sorunu da beraberinde getirmektedir: Çocuklar yetim, eşler dul kalmakta; aileler dağılmakta ve bireylerin yaşamları zorlaşmaktadır.
Bu durumun başlıca sebeplerinden biri, farklı kültürel geçmişlere sahip bireylerin bir araya gelmesidir. Aslında zor görünse de bu farklılığın zenginliklerini inşa etmek, evlilikleri daha da kolaylaştırmanın en basit yoludur. Bir diğer sebep ise eğitim düzeyinden dolayı iletişim sorunu yaşayan dengesiz evliliklerin çoğunlukta olmasıdır. Örneğin, ikinci veya üçüncü sınıf ülkelerdeki bir birey ile birinci sınıf gelişmiş ülkelerden bir birey evlendiğinde iletişim sorunu yaşayabiliyorlar. Bunların ırkı, dili, dini aṣireti aynı olsa dahi bu sorunları yașamaktalar. Bu sorunun nedeni ise çiftler arasında iletişim kopuklukları olması, hayat felsefelerinde uyumsuz olmalarıdır. Ayrıca, bu tür evliliklerin çoğu ya görücü usulü veya sosyal medyada tanışarak duygusal olarak başlar. Duygular ve cicim ayları bittikten sonra gerçek hayatın sorumluluklarıyla yüz yüze gelince yani evlilikte duyguların yerini gerçekler aldığında, denk olmayan çiftlerin bu sorumlulukları birlikte üstlenmede zorlanmaları kaçınılmaz olur. Bundan sonra duygusal aşklarının yerini sorgulama ve kavgalar alır.
Sevgi dili, evlilikte binanın çimentosu gibidir. Çiftlerin birbirlerine olan sevgisi, evliliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesinde hayati bir rol oynar. Sevgi, çiftler arasında güçlü bir bağ oluşturur ve bu bağ, evliliğin temellerini sağlamlaştırır. Sevgi dilinden ödün vermeyen çiftler, ilişkilerinde birbirlerine karşı daha anlayışlı ve sabırlı olurlar. Sorunlar karşısında sevgi, bir köprü görevi görerek çiftlerin sorunları birlikte aşmalarına yardımcı olur. Sevgi dili iletişimi güçlendirir, empatiyi artırır ve çiftlerin birbirlerine daha fazla destek olmasını sağlar. Evlilikte sevgi dilinin azalması veya kaybolması, ilişkideki diğer sorunları da beraberinde getirir ve çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmasına neden olur. Bu nedenle, sevgi dili evliliğin sürdürülebilirliği açısından en önemli unsurlardan biridir.
Evliliği kutsal kılan bilinç, her çift için evlendiği gün doğduğu evden ayrılır ve gerçek hayatına o gün kavuşur. O günden itibaren, eşinizle olan ilişkiniz hayatınızın merkezine oturur. Artık eşiniz hem aileniz, hem koruyucunuz, hem çocuklarınızın annesi veya babası, hem en yakın arkadaşınız, hem de aşkınız ve sevgilinizdir. Ona karşı iyi davranmak, evliliğin kutsallığına uygun bir şekilde hareket etmek, hayat felsefesinin merkezine oturmalıdır. Çiftler hayatları boyunca birbirlerine iyi davrandıklarında, hayatın anlamını ve lezzetini tam anlamıyla hissederler.
Evlilik kuralları, hem dini hem de medeni ölçülerle her toplumda özel yasalarla yasallaştırılmıştır. Tüm dünyada, evliliğin içeriğini doldurmak, çiftlerin karşılıklı fedakarlıklarına bağlıdır. Tek taraflı evlilikler yürümez ve olumlu sonuçlar vermez. Uyumsuz çiftler, sevgi dilini geliştiremezler; bundan dolayı da sağlıklı nesiller yetiştiremezler. Huzursuz evliliklerde büyüyen çocuklar genellikle travmatik bir şekilde yetişirler. Hz. Muhammed (S.A.V.) bir hadisinde “Evlilik, dinin yarısını tamamlar” demektedir. Evlilik kurumu, dünya nimetlerinin geçici olduğunu bilerek yaşamak, geçici cazibelere kapılmadan hayatın zorluklarına değil, güzelliklerine odaklanmaktır.
Evlilik kolay değildir. Ancak, birbirini anlayan ve saygı duyan çiftler, tüm zorlukları aşmayı ve birlikte başarma sanatını yaşamayı başarırlar. Hayatın zorluklarını kolayca aşabilir ve güzelliklerine odaklanabilirler. Gerçekten mutlu bir evlilik, Allah’tan korkan ve sevgi diline sahip bir partnerle mümkündür.
17 Temmuz 2024
Helsinki
M. Abdurrahman Koyuncu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.