38,5047$% 0.04
43,9888€% 0.2
51,5859£% -0.24
4.093,19%-0,29
3.310,87%-0,18
9.200,50%-0,26
Milli ve manevi duyguların yoğun yaşandığı bu günlerde İnsan, bazen şahsı adına bazen de milleti adına gurura kapılabilir.Bu sebeple,hem şahsi benlik hemde toplumsal benlikten sıyrılabilmemiz için,her şeyimizle borçlu olduğumuz O(cc) na yönelmemiz gerekiyor.
“Ben”lik, insanın Allah’ın karşısındaki aczini unutarak kibirlenmesi, diğer insanları kendinden aşağı görmesi ve büyüklük hissine kapılmasıdır. Halbuki İnsan; Allah’ın lütfetmesiyle görme, duyma, işitme vb. gibi birçok nimetlerle teçhiz edilmiş başkasının yaratmasına ihtiyaç duyan aciz bir varlıktır.
Benlik dünyada ve ahirette insanı büyük yıkıma sürükleyen kötü ahlak özelliklerinden biridir. Benlik duygusu kişiyi sevgisiz, egoist, zalim ve merhametsiz bir insan haline getirmektedir. Herkesten daha üstün olduğuna inanan bir kişi, herkesten çok kendisini sever ve kendisine saygı duyar.
Bir başka insanın kendisinden daha iyi, daha doğru ya da daha isabetli düşünebileceğine ihtimal vermez. Bu nedenle de kendisini daha iyiye yöneltmek isteyen insanlara karşı sevgi, şefkat ve saygı yerine, öfke ve kibirle karşılık verir. Bu bakış açısı nedeniyle de karşısındaki insanlardaki güzel ahlak özelliklerini göremez. Kendinden başkasına saygı ve sevgi duyamaz, takdir edemez, övgü sözleri söyleyemez. Bu ahlakından dolayı, başkalarından istifade edemez ve ahlakını geliştirip güzelleştiremez.
Diğer taraftan, üstün olma duygusu her zaman ferdî benlikten kaynaklanmaz. Bazen insan, enaniyetini besleyen yanlış his ve düşünceleri kendi içinde eritebilir.
Yani, bir milletin, bir cemiyetin ya da bir cemaatin mensubu olmak da insanı bambaşka bir enaniyete ve seçkinlik hissine itebilir. Bu his sebebiyle kimileri “Harika insanlar meydana getiren bir milletin fertleriyiz” der övünürler.
Aslında, insanın şahsî hayatı hesabına “benlik”ten sıyrılması çok büyük bir başarı ve şeytana karşı önemli bir savunmadır. Fakat, “ben” duygusunun yerine “biz”i koymak, başlangıç itibarıyla takdire şayan bir adım olsa bile, şayet “ben”nin yerini “biz” alır ve insan o noktaya takılıp kalırsa bu da çok ciddi bir tehlikedir. Zira, “biz”e geçiş bir mertebe ise de, orada da durmamak ve “O”na yürümek; her şeyi “O”na vermek esastır.
“O”nu işaret etmesi gereken kimseler, “Var mı benim gibisi!” türünden ifadelerle “benlik” hırıltıları çıkarırlarsa ya da “biz” duygusuna bağlı bir üstünlük düşüncesini seslendirirlerse, işte o zaman, ilahi ihsanları şahıslara yada guruplara bağlamak suretiyle nankörlük yapmış ve Allah korusun bir çeşit şirke düşmüş olurlar.
Dolayısıyla, bir insanın sürekli kendi istidat ve kabiliyetlerini nazara vermesi ve kendisinden bahsetmesi ne kadar çirkin ise, bir toplumun fertlerinin her fırsatta mensup oldukları toplumun faziletlerini, üstünlüklerini vurgulamaları da o denli çirkindir;
Din ve millet yolunda hizmete etmeye çalışan insanlar, Kârun gibi düşünüp Kârunca konuşacaklarına, gurur ve enaniyeti bırakmalı; aczinin, fakrının ve ihtiyaçlarının farkında olan kullar gibi tazarru ve duâ ile O(cc)na yönelmelidirler.
Dolayısıyla insan, Allah’a sığınarak ve iradesinin gereğini yerine getirerek nefsanî hislerin ve şeytanî fikirlerin üstesinden gelmeye çalışmalıdır
Nasıl ki, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “ İmanınızı Lâ ilâhe illâllah ile yenileyiniz.” (Müsned , 2:359) buyurmakta ve ümmetini sürekli iman yenilemeye davet etmektedir; aynen öyle de, insan kulluk anlayışına ters duygu ve düşüncelerle de sürekli mücadele içinde olmalıdır.
Efendiler Efendisi duasını ümmetine bir hedef olarak talim buyurmuştur.
“Yâ Hayyu, yâ Kayyûm! Rahmetin hürmetine Senden yardım diliyorum; her hâlimi ıslah buyur ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun beni nefsimle baş başa bırakma!” (en-Nesâî, es-Sünenü’l-kübrâ 6/147; el-Bezzâr, el-Müsned 13/49)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.