Bedir Haber

Bereket

Bereket
362 views
14 Aralık 2020 - 14:02

Ömrün hamd, huzur ve ihsan dolu geçmesi, ölümün ötelerdeki rıza yamaçlarına geçiş kapısı olması adına bazı hayati hususlar ve değerler vardır. İman, ahlak, vefa, takva, sevgi, saygı, sadakat, hayır, afiyet ve adalet belki ilk akla gelenler. Onlardan mühim bir tanesi de içine girdiği her şeye ayrı bir derinlik, zenginlik, enginlik ve genişlik katan “bereket”tir. Lügat anlamı itibarıyla eksilmemeyi, bolluğu ve artmayı ifade eden bereket, kula ihsan edilen nimetin sabit tutulması, artırılması, semeresinin sürekli kılınması, bol bol verilmesi ve onunla kulun mutlu kılınması demektir ve mutlak manada kaynağı Allah’tır.
İnsan, birçok mesuliyetle kuşatılmıştır. Onun Yaratıcısına, şahsına, aile ve akrabalarına, komşu ve çevresine, milletine ve mefkûresine, insanlığa hatta bütün bir varlığa karşı yerine getirmesi gereken vazifeleri vardır. Bu arada okuyup araştırması, çalışıp kazanması ve daha bir sürü işin peşinden koşması da gerekir. Üstelik bir de önünde her anına ve bütün donanımına hitap eden ve kazanması gereken imtihanları vardır. Sınırlı imkânlarla bütün bunların haklarını yerine getirmesi çok zor gözükmektedir. Öyleyse işlerini her attığı tohumdan yedi başak devşirecek şekilde yapmalı, birini bin edecek kazanç kuşağında dolaşmalı, sahip olduğu bütün imkânlardan en azami derecede istifadenin yollarını bulmalıdır. Bunun da en kestirme yolu her işine Allah’ın bereket ihsan eylemesidir ki onun da celbi adına en mümbit vesileler, Kur’ân ve Sünnet’in dikkat çektiği, yukarıdaki hususlardır.
Ayet ve hadislerde;
Bereket; artmak, çoğalmak, gelişmek demektir.
Malın bereketi artması, çoğalmasıdır.
Evin bereketi genişliği, rahatlığı, huzuru ve sakinliğidir.
Gıdanın bereketi bolluğu, temizliği ve helalliğidir.
Aile fertlerinin bereketi çokluğu ve güzel ahlakıdır.
Aile müessesesinin bereketi eşlerin uyumlu, düzenli ve anlayışlı olmalarıdır.
Zamanın bereketi genişliği ve yapılması gereken işin vaktinde yerine getirilebilmesidir.
Sağlığın bereketi güçlü bir beden ve mutlu bir hayattır.
Ömrün bereketi uzun olması ve iyi işlerle geçmiş olmasıdır.
İlmin bereketi ise kapsam, beceri ve yetkinliktir.
Kısaca bereket, adı hayır olan her şeyin bir araya gelmesi ve nimetin çokluğudur.
Bereket var olan bir nimetin gözle görülür miktar ya da şeklinden daha fazlasını kapsamasıdır.
İman
Doğduğu gönlü nuruyla aydınlatan, nefsi karanlıklardan kurtaran, manevî ve ruhi aydınlığa çıkaran iman, hiç şüphesiz en büyük bereket vesilesidir. Kul, onunla yaratıcısıyla irtibata geçer, ilahi emir ve nehiylerin muhatabı haline gelir. Oyun ve eğlenceden ibaret olan kısacık dünya hayatı, içi ebedi nimetlerle dolu ahireti netice veren bir zemine dönüşür. Kul, onsuz en büyük kaybı yaşarken onunla Rabbinin cennetinin, cemalinin ve rızasının ebedi yolcusu olur. Saf ve sade haliyle bile çok şey vaat eden iman, ilim, irfan, marifet, muhabbet ve kesintisiz kullukla insan için tam bir bereket sebebi, terakki kaynağı ve Hakk’a yakınlık rampasıdır:
وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْقُرٰٓى اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنْ كَذَّبُوا فَاَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
“O (peygamberlerin gönderildiği) ülkelerin halkı inansalar ve (günahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik.” (A’râf Sûresi, 7/96) Kul, yaptığı işlerin ve inşa ettiği şeylerin bereketli olmasını istiyorsa temelini iman ve takva üzerine atmalıdır. Mescid-i Nebevî’nin inşası sırasında yanına gelen bir sahabîye Efendimiz (aleyhisselatu vesselam): “Harcı, imanımla karıyorum!”buyurmuş; ihlas ve bereket adına bu hususa dikkat çekmiştir.
Kur’ân-ı Kerim
Cenab-ı Hakk’ın, hayatın bütün ünitelerinde hidayete ve rızaya giden istikamet yollarını tarif etmek, gazaba ve azaba giden dalalet mecralarını sed çekmek için gönderdiği Kur’ân, kendisine iman eden, ayetlerini düşünüp ders ve ibret alan, emir ve nehiylerine uyan kullar için tam bir bereket harmanıdır. O, bir sevap hazinesi, bir ilim, irfan ve marifet okyanusu, eksiksiz bir yol haritası ve rehberi, ayetleriyle bir hidayet ve şifa membaı, düsturlarıyla tam bir adalet manzumesidir. Kur’ân’ın, indiği kalbi, mümin kalplerin en sevdiği şahsa çevirmesi, nazil olduğu sıradan bir geceyi, bir anda bin aydan daha değerli bir zaman dilimi haline getirmesi; ayı, ayların sultanı seviyesine yükseltmesi, girdiği gönle, yaşanıldığı güne ve ömre, düşünüldüğü zihne ve tilavet edildiği dile kazandıracağı bereketin en sağlam belgesidir.
Cenâb-ı Hak, كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُٓوا اٰيَاتِه۪ وَلِيَتَذَكَّرَ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ
“Biz sana feyizli ve bereketli bir kitap indirdik ki insanlar onun âyetlerini iyice düşünsünler ve aklı yerinde olanlar ders ve ibret alsınlar.” buyurur ve Kur’ân’ın bu yönüne dikkat çeker.(Sâd Sûresi 38/29.)
Efendimiz’de
قال: ”البيت الذي يقرأ فيه القرآن تحضره الملائكة وتخرج منه الشياطين ويتسع بأهله ويكثر خيره، والبيت الذي لا يقرأ فيه القرآن تحضره الشياطين، وتخرج منه الملائكة، ويضيق بأهله ويقل خيره
“İçinde Kur’ân okunan ev, aile fertlerine (okyanuslar kadar) genişler. Melekler oraya iner, şeytanlar ise oradan kaçar. O ev hayır ve bereketle dolar. Kur’ân okunmayan ev, halkına daralır, melekler orayı terk eder, şeytanlar ise oraya musallat olur. O evin hayır ve bereketi kaçar.” buyurur.
Kur’ân’ın bu bereketi onun bütününde olduğu gibi parçalarında da mevcuttur. Mesela onun geniş bir özeti mahiyetindeki ikinci sûresi ile alakalı Efendimiz (aleyhisselatu vesselam):
اقرؤا سورة البقرة فإن أخذها بركة وتركها حسرة ولا تستطيعها البطلة والبطلة: هم السحرة
“Bakara Sûresi’ni okuyunuz. Onu elde etmek berekettir. Terk etmek ise pişman olunacak büyük bir kayıptır!” buyurmuş ve bu hakikate işaret etmiştir.
Allah Resûlü
Efendimiz (asv) ümmetine bakan tarafıyla tam bir bereket vesilesidir. İsminin anılması, siyeri, sünneti, sözleri ve ashabı başta olmakla O’na ait değerlerle her an irtibat halinde olmak, insanın fâni zamanlarını, baki kazanımların tarlası haline getirecek ve kazanma kuşağının zirvesine çıkaracaktır. Küçücük dünyevi hayaller, bütün insanlığın imanını kurtarmaya dönüşecek; beyhude geçen hayatlar, rıza ufkunun soluklandığı zeminlere çevrilecek; akıl, hafıza, ruh ve vicdan enginlerden daha engin hale gelecektir.
O’na arkadaş olma saadetine kavuşanlar insanlığın önünde hidayet ve istikamet rehberi olmuşlardır. Gaye-i hayali, O’nun nam-ı celili olan yapılar kıtalara yayılmış, O’nun hayallerinin peşinde koşmayanlar kısa sürede kısır döngüye girmiştir. O, hayattayken girdiği her yere bereket götürdüğü gibi bugün de kendisine yakın duran herkese bereket vaat etmektedir. وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَاَنْتَ ف۪يهِمْۜ وَمَا كَانَ اللّٰهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ(enfal33)
Oysa sen içlerinde bulunduğun sürece, Allah onları azablandıracak değildir. Ve onlar, bağışlanma dilemektelerken de, Allah onları azablandıracak değildir.
Takva
Allah’ın emirlerini hayat felsefesi haline getirip O’nun çizdiği helal dairede hareket etmek ve kâinata koyduğu kanunları dikkate alıp O’nun ahlakıyla ahlaklanmak yani takva yörüngeli bir hayat da muhatabı için nice bolluk ve bereketlere vesile olacak bir kaynaktır. Zira biri bin yapacak İlahi kudret için kulun günahlar karşısında iradesinin hakkını vermesi, isyan denizinin sahiline bile yaklaşmaması, hep rızayı netice verecek amelleri kovalaması, sebeplere riayet edip ilim, araştırma ve çalışmanın hakkını vermesi, hayatına ve hamlelerine bereket ihsanı adına mühim referanslardır. Takvaya sarılıp bütün günahlardan ve tembelliklerden sıyrılmak, semeresi itibarıyla “ânı”, senelere, belki de ebedi sevincin incilerine çevirecektir.
İştişare;
Allah’ın, Efendimiz’e (asv) meşvereti emretmesi, neticesi itibarıyla büyük bir bereket vesilesi olması sebebiyledir. Ortak akla müracaatı ifade eden meşveret, aklın yarısıdır ve onsuz iş gören hem işini güdükleştirmiş hem de aklını tam kullanamamıştır. Mesuliyeti yüklenilen meselelerin selameti adına selim akıl sahiplerine söz hakkı vermek, kanaat ve fikirlerine saha açmak çok mühimdir. Meşveret, ortaya konulan gayretin sağlamlığının garantisidir ve istişare eden pişmanlık yaşamaz. İdarede de en güzel misal olan Efendimiz’in (asv) en mümtaz talebelerinden Hazreti Ömer (ra) ve daha niceleri, meselelerini hep meşveret meclislerinde pişirmişlerdir. Şefkatle www.guvenilirbahissiteleri.org ön plana çıkan hanımları da meşveretlerine muhatap kabul etmiş ve hep işlerini bu bereket vesilesinin suyuyla sulamışlardır.
Uhud öncesi Allah Resûlü (asv), halkı ve şehri müdafaa adına Medine’de kalmanın isabetli olacağını ifade etmiştir. Fakat yaptığı şura neticesinde Uhud’a çıkmıştır ki bu istişare, Allah Resulü (asv) ve İslam toplumu için çok büyük bereketlere vesile olmuştur. Onlardan bir tanesi sağlam bünyenin içerisinde ve onu çürütme potansiyeline sahip büyük bir nifak kitlesinin “bütün olarak” ortaya çıkmasıdır. Böylece hem onların İslam toplumunu ifsat etmelerinin ve hem de farklı tedaviler kullanılarak bu hastalıktan dolayı cehennemin en dibini boylamalarının önü alınmıştır.
Cemaat
Aynı duygu, düşünce ve ideale gönül vermiş insanların birlik ve beraberliği, kolektif hareketi, hedeflerin ve hayallerin ihyası ve inşası adına tam bir bereket vesilesidir. Böylesi bir birlikteliğin şuuruna erenler, Allah’ın nihayetsiz rahmet hazinelerinde bulunan değişik nimetleri ihsan ve ikram etmekle her an yanlarında olduğunu hissederler. Cemaat bünyesindeki her fert, bütün adına ayrı bir vazifeyi deruhte eder ki böylece sistem daha sağlıklı ve semereli işler. Diğer taraftan bu ruhun yakalanamadığı yerde, işlerde bir nizam ve intizam olmadığı gibi, çoğu mesele ya havada ya da belli şah ısların omuzlarında kalır. İşler ağır aksak yürür ve zamanla bütün bereketi kaybolup gider.
قال النبي صلى الله عليه و سلم على المنبر : من لم يشكر القليل لم يشكر الكثير ومن لم يشكر الناس لم يشكر الله التحدث بنعمة الله شكر وتركها كفر والجماعة رحمة والفرقة عذاب
Efendimiz, “Aza şükretmeyen çoğa da şükretmez. İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükretmez. Allah’ın nimetlerini hatırlayıp teşekkür etmek şükür onun terki ise şükürsüzlüktür. Birlikte rahmet vardır. Dağınıklık/Ayrılık, azaptır!” buyurur.
Mü’min her türlü hayrın, nimet ve bereketin Allah’ın kullarına bir ihsanı olduğuna inanır, duasında daima O’na yönelir, her şeyi O’ndan ister ve her türlü hayır ve bereketi O’ndan bekler. Bu tevhid ikliminde yaşamanın bir gereğidir. Mümin, Allah’ın rahmet ve bereketini rıza-i ilahi amacıyla bir araya gelen cemaatte olduğunu bilir ve bu inançla cemaatle kıldığı namazlarının ferdi” namazlara göre yirmi yedi kat fazla sebep olacak “bereket” taşıdığının bilinci içindedir. Cemaatle namaz ve sohbet için bir araya gelmelerinin amacı hep bu berekete ermek, inanan gönüllerden taşan bereket ve feyz-i ilahiyi algılamak içindir.
Şükür
Sahip olduğumuz şeyleri nimet ve bu nimetlerin kaynağının Allah olduğunu bilmeyi ve bütün nimetleri veriliş gayesi istikametinde kullanmayı ifade eden şükür de inananlar için biri bin yapan bir bereket kaynağıdır. Allah,
إِنْ تَكْفُرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنْكُمْ ۖ وَلَا يَرْضَىٰ لِعِبَادِهِ الْكُفْرَ ۖ وَإِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ ۗ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ۗ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ۚ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
“Eğer inkâr ederseniz bilin ki, Allah sizin imanınıza muhtaç değildir. Fakat kulları için küfre razı olmaz. Ve eğer şükrederseniz sizden hoşnut olur. Hiçbir günahkâr, diğerinin günahını çekmez. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. O size, yaptıklarınızı haber verir. O, kalplerde olanı bilir.”(zumer suresi,7) buyurur.
كل أمرٍ لا يبدأ فيه بذكر الله فهو أبتر
“Allah’a hamd ile başlanmayan her mühim iş, bereketsiz olur.”buyuran Efendimiz de işlerimizin bereketli olması için Cenâb-ı Hakk’a hamdetmenin gerekliliğini beyan eder. Nimetlerle şımarmak ve nankörlük ise hasaret ve hüsran sebebi, nimeti ve bereketini alıp götüren bir azap vesilesidir.
وَضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلاً قَرْيَةً كَانَتْ اٰمِنَةً مُطْمَئِنَّةً يَأْت۪يهَا رِزْقُهَا رَغَداً مِنْ كُلِّ مَكَانٍ فَكَفَرَتْ بِاَنْعُمِ اللّٰهِ فَاَذَاقَهَا اللّٰهُ لِبَاسَ الْجُوعِ وَالْخَوْفِ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ
“Allah (ibret için) bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; oraya rızık her yerden bolca gelirdi. Sonra onlar Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı.”( Nahl Sûresi,112)
Şükürdeki bereket Allah’ın şu buyruğuyla da apaçık ortadadır: وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ
لَأَزِيدَنَّكُمْ ۖ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِى لَشَدِيدٌ
Hani Rabbiniz, (size) şöyle bildirmişti: “Andolsun ki, eğer şükrü yerine getirirseniz, elbette size (nimetimi) artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok çetindir.” (İbrahim 7) Rızkına razı olanın bereketi artar, razı olmayanın ki bereketsiz olur.”(hadis-i şerif)
Besmele
Her salih amele O’nun ismini anarak başlamayı ifade eden besmele, neticenin selameti ve bereketi adına hayati bir noktada durmaktadır. Zira “Besmele ile başlamayan her iş ebterdir.” Varlık, zahiriyle ve batınıyla O’nundur ve O’nun tasarrufundadır. Varlıktan en semereli şekilde istifade adına besmele parola hükmündedir. O’nun ismini duymadan kendilerinde saklı bulunan cevherlerin kapısını hayra vesile olacak şekilde açmaları zordur. Varlık, sahibini tanımakta, her an hamd ile O’nu anmakta, eteklerinde bulunanı boşaltmak için besmeleyi beklemektedir. Öyle ki yemeğin içindeki her türlü faydanın fazlasıyla yiyene ulaştırılması doğrudan besmeleyle irtibatlıdır. Allah Resulü (asv), “Yemeği birlikte yemek için toplanınız ve Allah’ın adını anarak başlayınız ki onun içerisindeki şeyler sizin için bereketli olsun” buyurmuş; birlikteliğin ve besmelenin beslediği bereketi bizlere duyurmuştur.
Rıfk
Sosyal bir varlık olan insan, başkalarıyla bir arada yaşamanın beraberinde getirdiği imtihanlara muhatap olur. Çünkü içleri cehalet, kin, kibir, haset, hazımsızlık ve kabalıkla dolu insanların işleri ve davranışları, şiddet ve hiddetle doludur. Böyleleri samimi ve sağlam ruhları bir araya getiremediği gibi bulundukları yerlerdeki birlik ve beraberliği de mahveder. Müminler ise insanlarla muamelelerinde rıfkı esas almalıdır. Yumuşak hal, söz ve tavrı ifade eden rıfk, bir peygamber vasfı olduğu gibi hem şahıs hem de toplum için tam bir bereket vesiledir. Bunu ifade sadedinde Allah Resulü (asv) الرفق فيه الزيادة والبركة ومن يحرم الرفق يحرم الخير
“Rıfk, fazlalık ve bereket içerir!”,
الرفق منبع البركة “Rıfk, feyiz ve bereket kaynağıdır…”buyurur.
Rıfk, hep iyilik yüklüdür ve her zaman hayır doğurur. Tavır, davranış ve sözlerinde ondan uzak olan, hayırdan mahrum kalır: “Kim rıfktan mahrum olursa her türlü hayırdan da mahrum olur!” Allah Resulü, her daim düşmanlıkla oturup kalkan nicelerinin hak yola hidayetine onunla vesile olmuş ve en hayırlı toplumun mayasını onunla karmıştır. Ama diğer taraftan öyleleri de olmuştur ki rıfk yoksunu amelleriyle nice gönülleri kırmış, insanları uğrunda canlar feda edilen yüce duygu ve düşüncelere düşman haline getirmiş, vifak ve ittifakı zedeleyerek vahdet ruhuyla çalışan toplum mekanizmasını paramparça etmiştir.
Sayılan hususların yanında Kur’ân ve Sünnet, sahuru, yemeğin öncesinde ve sonrasında elleri yıkamayı, yemek yerken önünden yemeyi, kendisi için yağmurun ve toprağın seferber kılındığı ekmeğe hürmet etmeyi, yemeği soğuyunca yemeyi, hurma gibi yiyecekleri, doğru ölçüp tartmayı, zeytin ağacından hâsıl olan ürünlerin yenilmesini, hem saf haliyle hem de işlenmiş haliyle Allah’ın kullarına bir ihsanı olan sütü, güne erken başlamayı, ticarette şeffaf hareket etmeyi, eve girerken selam vermeyi, büyüklerle oturup kalkmayı, ziraatla meşgul olmayı, eşine evlenirken kolaylık gösteren ve sonrası itibarıyla meşakkat çıkarmayan eşlere, ahiret için yaşarken unutmadığımız dünyanın nasibimize bakan yüzünü, yeni evlilere yapılan duayı, nazar değdirmemek için bereket talebinde bulunmayı, Allah’ın verdiği nimetlere razı olmayı, musafahada bulunmayı, güneşli zeminlerde gölgeye sığınmayı, insanların kendisinden değişik şekillerde istifade edeceği ağaçlar dikmeyi de bereket vesilesi şeyler olarak zikreder.
Konuyu Özetleyen hadisler;
“Eğer beli bükülmüş yaşlılar, takva sahibi gençler, süt emen çocuklar, yayılan hayvanlar olmasaydı, belalar sel gibi üstünüze dökülecekti.” (Müsned, 11/511)
(Bir sâlih Müslümanın hürmetine, komşulara gelecek yüzlerce bela önlenir.)(Taberani)
(Günah işlemek, rızıktan mahrum kalmaya sebep olur.) (İbni Mace)
(Yalan söylemek rızkı azaltır.)(İsfehani)
(Zina, fakirliğe yol açar.)(Beyhaki)
(Ticârete hiyânet karışınca bereket gider.)(Hadîs-Tergîb vet-Terhîb)
(Cömerdin evine rızık, devenin göğsüne vurulan bıçaktan daha erken gelir.)(İbni Mace)
(İstiğfara devam eden, ummadığı yerden rızıklanır.)(İ. Mace)
(Namaz kılmak, rızkın bereketine sebep olur.)(Miftah-ül-Cennet)
“İnsan sabahleyin kalktığı zaman Allah’a ibadet ederek yeni bir günü başlatmış oluyor. Gün doğuyor, insan yeni bir güne başlıyor; ama Allah’a itaat ederek, ibadet etmiş olarak, söz vermiş olarak, “Ben müslümanım, ben senin iyi kulunum yâ Rabbi!” diyerek yeni bir günün ilk adımlarını atmış oluyor.
Tabii o günün arkası da, sabah namazıyla bereketli bir şekilde başlayan bir günün arkası da, iyi gelecek demektir.
Bereket “ilahi hayır” demek olduğundan yerine göre tabiat kanunlarını aşan birtakım neticelerin meydana gelmesine de vesiledir. Nitekim Kur’an’da Hz. İbrahim’in yaşlı eşi Sâre’nin çocuk doğurabilecek bir lütfa mazhar olması da “bereket” kelimesiyle ifade edilmiştir. اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي وَهَبَ ل۪ي عَلَى الْكِبَرِ اِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَۜ اِنَّ رَبّ۪ي لَسَم۪يعُ الدُّعَٓاءِ (Bakara 39)
İnsan, birçok mesuliyetle kuşatılmıştır. Onun Yaratıcısına, şahsına, aile ve akrabalarına, komşu ve çevresine, milletine ve mefkûresine, insanlığa hatta bütün bir varlığa karşı yerine getirmesi gereken vazifeleri vardır. Bu arada okuyup araştırması, çalışıp kazanması ve daha bir sürü işin peşinden koşması da gerekir. Üstelik bir de önünde her anına ve bütün donanımına hitap eden ve kazanması gereken imtihanları vardır. Sınırlı imkânlarla bütün bunların haklarını yerine getirmesi çok zor gözükmektedir. Öyleyse işlerini her attığı tohumdan yedi başak devşirecek şekilde yapmalı, birini bin edecek kazanç kuşağında dolaşmalı, sahip olduğu bütün imkânlardan en azami derecede istifadenin yollarını bulmalıdır. Bunun da en kestirme yolu her işine Allah’ın bereket ihsan eylemesidir ki onun da celbi adına en mümbit vesileler, Kur’ân ve Sünnet’in dikkat çektiği, yukarıdaki hususlardır.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno