Bedir Haber

‘Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?’

‘Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?’
Sema ERDEM( sema.erdem@bedirhaber.com )
734 views
12 Haziran 2015 - 7:29

Önceleri “namaz ya Hu! Nasıl kılmam!” diyordu arkadaşlarına.. İlk gençliğinde öyle görmüş öyle öğrenmiş öyle benimsemişti. Ama gençlik bu; en çabuk geçen… Her şeyin en geçici olduğu, en kolay kaybedilen…
Sonra sünnetlerin hayat koşturmacasında terkedilebileceğini, günahının olmadığını öğrendi. Öyle ya çok çalışıyordu, herkesten çok. Evde boş boş oturan biri olsaydı elbette dört dörtlük beş beşlik kılardı. Ama koşturmaca işte.

Daha sonraları kazaya kalanların bile hesabı tutulamadı, çünkü tutulamayacak meblağa ulaştı. Ama Allah affederdi zaten. Rahman’dı, Rahim’di. Bir yandan içini kemiren bir duygu: keşke her birini zamanında ödeseydi borçlar katlanmadan. Artık nefsini temize çıkarmaya çalışmaktan başka yol görünmüyordu: af dilenebilir, affedilinebilir, bu kadar günahkâr varken Allah neden onu namazdan ötürü hesaba çeksin ve dahi cezalandırsın, bir gün bütün borçları silecek bir amel işlenebilir, okkalı bir tövbe sürecine girilebilir, hiç olmadı emeklilik zamanında kazalara başlanır ve mutlaka bitirilir.

İçini kemiren şey de zamanla yok oldu zaten. Nefis kendini temize çıkarmıştı besbelli. Sonra bir gün birisi dedi ki başka birine: “Namaz ya Hu! Nasıl kılmam!”

Hatırladı. Açıp amel defterine bakmayı hatırladı ve namaz hanesinin bomboş kaldığını gördü. Dua ettiği vakitlerde duasının kabul olmayacağı hissine kapılmasının sebebini hatırladı. Kendisinden ikinci kez borç isteyen en yakın arkadaşına daha ilk borcunu ödemediği için hiç düşünmeden **“hayır” **dediğini hatırladı. Eskiden **“Namaz ya Hu! Nasıl kılmam!”** derken içinin nasıl sızladığını hatırladı. Bu kısacık cümlenin ne kadar samimi; Rabbe ne kadar yaklaştırıcı olduğunu hatırladı. Ve “bir bid’at yaygınlaşınca yeryüzünden bir sünnet kaldırılır” sözünü hatırladı. “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” **(Al-i İmran 3/31)** ayetini hatırladı. Başlangıç noktasındaki hata sünneti hafife almış olmak olabilirdi ve bu kadar sünnet yeryüzünde hiçe sayıldığına göre hayatımızı bid’atler sarmış olmalıydı. Düştüğü yerden kalkmalıydı insan.. Baş secdesiz kalmamalıydı… Ancak o zaman “Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” **(Al-i İmran 3/31)**.

Nasıl bu hale geldik acaba? Namazı nasıl çıkardık hayatımızdan? **“Kalbim temiz”** edebiyatı eskiyeli çok oldu evet ama elimizden namazı alanların **“sünneti bırak”** oyununa geldik galiba. Gençleri çocukları dünyaya bağladık, ihtiyarları kabir korkusuna odakladık. Ahireti düşünen kalmadı yani.** “Namaz kılmazsan Allah’tan ne yüzle bir şey istersin, nasıl utanmadan dua edersin”** diyenimiz de kalmadı. Namazsız ana babalar secdesiz çocuklar dışı dünyalık içi dünyalık Müslümanlar… Hal-i pür melalimiz.

Rasulullah’ın (s.a.v.) gözünün nuru, kulun Rabbine en yakın hali, en rahat en kolay girilen ve misafirine huzur veren makam, bir duruş, bir yaşayış hali namaz. **“Yedi yaşında alıştırın”** tavsiyesine uymadığımız için gençlerin aklına bile gelmeyen namaz. Eskiden çoğu kişinin yalnızca Ramazanda oruçla beraber sıkı sıkı tuttuğu, şimdilerdeyse oruçla beraber bıraktığı namaz. **“Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?”** **(A’raf 7/12)** itabını sadece İblise hitaben okuya okuya gençlere anlatılmayan namaz. Vücudunu istediği şekle sokmak için olmadık hareketler yapan kadınların ve erkeklerin, İblisin muhatap olduğu nasipsizliğe düşeceğini bile bile eğilmekten imtina ettiği namaz. Cumadan cumaya twitlerde facelerde çiçekli böcekli mesajlara konu olup da bir türlü kılınamayan namaz… Renk renk işlenmiş yıllarca kimsenin dokunmayacağı seccadelerle dolu çeyiz sandıklarına ek olarak konuşan seccadesi bile icat edilen, kokulu tesbihlerle süslenen ama bir türlü insanlara sevdirilemeyen, ruhu hissedilemeyen namaz. “Allah kabul etsin!” namazı..

Bir yerlerde bir yanlışlık var ama nerde?..
Ruhunu hissedelim namazın. Kulak verelim, sesini duyalım.

Bir makama çağrılan insan, **“kusura bakmayın işim var gelemem”** diyemez. İşi olsa da diyemez. Diyelim ki davete icabet etmedi, tekrar ona tenezzül edilmez. Diyelim ki edildi,** “haydi buyur şimdi gel”** denildi. Huzura çıkınca ona **“neye ihtiyacın varsa söyle ne istersen yapılacak”** denilmez bu yeryüzünde. Diyelim ki o da denildi. Kanuna nizama uyuyorsa, makam sahibinin yetkisi dâhilindeyse ve gücü yeterse istediği belki yapılır. Öyle ya, bunun menfaati berikinin zararına olabilir.

Kapıları kapatmayan, kullarına tenezzül eden, **“ne istersen karşılığı var”** diyen, O’na gitmeyeni bile tekrar tekrar davet eden, borçlarına rağmen kimsenin rızkını kesmeyen, nankörlüğüne rağmen pişman olan herkesi affeden, sadece namazla bile, kat edilemeyecek mesafeler aşabilecek olmayı nasip eden Allah’a hamdolsun.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno