39,3610$% 0.48
45,7207€% 1.43
53,6923£% 1.16
4.281,14%1,37
3.382,56%0,87
9.520,22%-1,71
Kur’an-ı Kerim’de yer alanفَسَتَذْكُرُونَ مَٓا اَقُولُ لَكُمْؕ وَاُفَوِّضُ اَمْرٖٓي اِلَى اللّٰهِؕ اِنَّ اللّٰهَ بَصٖيرٌ بِالْعِبَادِ
“Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.” (Mü’min, 40/44) ayeti, tevekkül kavramının en özlü ifadesidir. Bu ayette Firavun ailesinden bir müminin zulme karşı hakikati dile getirirken Allah’a sığınması konu edilir. Bu ayet, yalnızca tarihsel bir anlatı değil, aynı zamanda inanç, teslimiyet ve tevekkülün canlı bir örneğidir.
Rivayete göre Cafer es-Sâdık, insanların tuzaklarıyla karşılaşıp da bu ayete sarılmayanlara hayret ettiğini belirtmiştir (Eş-Şa’ravi, 1997).
Kur’an’da şöyle buyrulmuştur:
فَسَتَذْكُرُونَ مَٓا اَقُولُ لَكُمْؕ وَاُفَوِّضُ اَمْرٖٓي اِلَى اللّٰهِؕ اِنَّ اللّٰهَ بَصٖيرٌ بِالْعِبَادِ
فَوَقٰيهُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِ مَا مَكَرُوا وَحَاقَ بِاٰلِ فِرْعَوْنَ سُٓوءُ الْعَذَابِۚ
“Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir. Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden o kişiyi korudu…” (Mü’min, 40/44-45)
Bu ayet, Allah’a sığınan kişinin korunacağına işaret etmektedir. Ayetin bağlamında, bir müminin Firavun’un zulmüne karşı çıkışı ve ardından tevekkül etmesi anlatılmaktadır. Bu durum, tevekkülün korkakça bir kaçış değil; aksine cesaretin ve inancın zirvesi olduğunu gösterir.
Taberî (2001), bu ayeti yorumlarken “Kişi işlerini tamamen Allah’a teslim eder; çünkü Allah kendisine güvenen için yeterlidir” demektedir. Aynı şekilde İbn Kesîr (2003) de “Allah, kendisine tevekkül edeni yardım ve rahmetiyle destekler” ifadesiyle tevekkülün Allah katındaki karşılığını açıklar.
Şenkîtî (2000), ayeti tefsir ederken “Allah’a güvenen kul, onun tarafından korunur; bu Allah’ın vaadidir” der. Bu görüşler, tevekkülün sadece ruhsal değil aynı zamanda pratik bir tutum olduğunu ortaya koyar.
Tevekkül, kaderciliğin bir şekli değildir. Nitekim Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) bir sahabe şöyle sormuştur:
“Deveyi bağlayayım mı tevekkül edeyim, yoksa salıvereyim mi tevekkül edeyim?” Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bağla ve tevekkül et.” (Tirmizî, 1999, Hadis No: 2517)
Bu hadis, tevekkülün, gerekli tedbirleri aldıktan sonra Allah’a güvenmek olduğunu ortaya koyar. İbn Receb el-Hanbelî (2004), “Kalp Allah’a bağlanırken, uzuvlar sebepleri yerine getirir” diyerek bu dengeyi güzelce özetler.
Tevekkül, kişinin üzerine düşeni yaptıktan sonra neticeyi Allah’a bırakmasıdır. Bu, özellikle çocuk terbiyesi gibi zorlu ve uzun vadeli süreçlerde son derece önemlidir. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْلٖيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلٰٓئِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrîm, 66/6)
Bu ayet, aile bireylerinin sorumluluğunu ortaya koyar. Peygamber Efendimiz’in “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz” (Buhârî, 1997) hadisi de bu anlayışı destekler.
Şenkîtî (2000), bu ayetle ilgili olarak, “Kişi eşine, çocuklarına iyiliği emredip kötülükten sakındırmalıdır” diyerek dini eğitimde aktif bir tutumun gerekliliğine dikkat çeker. Yani sadece dua etmek değil, fiili olarak örnek olmak, sabırlı davranmak ve eğitim vermek tevekkülün bir parçasıdır.
“Ben işimi Allah’a havale ediyorum” ayeti, tevekkülün özüdür. Tevekkül, sadece dua ve beklenti değil; aynı zamanda gayret, sorumluluk ve teslimiyettir. Bu anlayış, hayatın her alanında olduğu gibi çocuk terbiyesinde de temel ilkedir. Gerek aile içindeki eğitim sorumlulukları gerekse sosyal hayatta karşılaşılan zorluklarda mümin, işini Allah’a havale etmeli, ama üzerine düşeni de ihmal etmemelidir. Tevekkül, Allah’a güvenmenin en derin ve bilinçli halidir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.