40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
3.334,69%0,33
10.219,40%-0,06
Mehmet Görmez, A.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde gerçeklesen Genç İlahiyat Programında “Alim kimdir?” sorusunu cevapladı. Görmez, ayrıca İnsanlığın iki medeniyeti kaybetmekle de çok şeyi kaybettiğini ifade etti.
### MESCİD-İ AKSA YAD ELLERDE ESİR OLMAMALI
Mehmet Görmez, Kudüs ziyaretinden hemen sonra katıldığı Genç İlahiyat Programı’nda ‘alim kimdir?’ sorusuyla ilgili kuşatıcı bir anlatımda bulunurken konunun öncesinde Kudüs ziyaretinden de bazı çarpıcı noktaları anlattı.
Hafızalarımızda Mescid-i Aksa bilincinin yenilenmesi gerektiğini söyleyen Görmez, “Kudüs bilinci her mü’minin yüreğinde olmalı. İnsanlığa ışık saçan bu mekan ışıksız kalmamalı, yad ellerde esir olmamalı.” dedi. “Müslümanların mukaddes değerlerini ifade eden böyle bir mabedin yad ellerde esir olması işgalci askerlerin kontrolünden geçerek ziyaret edilebilmesi son derece üzüntü verici. Mutlaka çözmemiz gereken bir konu.” olduğunu söyledi. Devamında Görmez, “**Gazze insanlığın vicdanının kanadığı yer**. Gazze açık hava hapishanesi. 2 milyon insanın yaşadığı bir tecrid kampı. Havadan denizden karadan kuşatılmış her türlü dünya nimetlerinden mahrum bırakılmış.” diyerek Filistin’de müşahede ettiği içler acısı durumu paylaştı.
### İKİ MEDENİYETİ KAYBETMEKLE ÇOK ŞEY KAYBETTİK
Görmez, alimin, ilim, hikmet ve irfanın üçünü de bir arada taşıyan, sadece bunları bir arada taşımakla da kalmayıp aynı zamanda da bunları yaşayışına aksettiren, âmil ve ihlaslı kişi olduğunu söyledi.
Efendimiz(sav)’in, “İnsanlar helâk oldu; âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu; ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu; ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.” hadis-i şerifini okuyan Görmez alim olabilmenin zor ve büyük sorumluluğuna işaret etti. İnsanlığın iki medeniyeti kaybetmekle de çok şeyi kaybettiğine değinen Görmez, “Bu medeniyetlerden birincisi Endülüs Medeniyeti diğeri de Maveraünnehir Medeniyeti. Özellikle Endülüs Medeniyeti’nin tarihten silinmesi sadece islam alemi için değil insanlık adına tarihin en büyük kayıplarından biridir” dedi. Görmez, Endülüs Medeniyeti’nden malesef geriye sadece Cordoba (Kurtuba) ve Granada (Endülüs’ün bir dönem başkenti) gibi “araba markaları”nın kaldığını söyledi.

### GÖRMEZ’İN BAŞKANLIK ODASINDAKİ LEVHA
Görmez, genç ilahiyatçılara odasında asılı olan levhada yazılı metni aktardı. Bu metni not almalarını, kendilerine serlevha kılmalarını tavsiye etti. Görmez, “Benim Diyanet İşleri Başkanlığında odamda bir levha asılıdır. Levhada yazılmış olan yazı Çankırı’da Kanuni Sultan Süleyman döneminde mescidin caminin iç duvarlarına Süleyman Camii’nde mescidin iç duvarlarına nakşedilmiş bir yazıdır. Yazının benim hayatımda bir de çok enteresan bir hatırası vardır. Birgün orada bulundum. Minbere çıkarken daha doğrusu hutbe okumak niyetinde de değildim ama lütfen burada hutbe okur musunuz dediler. Hutbeye çıkarken zihnimde acaba bugün Çankırı’da ne söyleyeyim diye düşündüm. Ezan okunurken de zihnim irticali bir hutbe arayışı içerisindeydi. Derken şöyle bir caminin arka planlarını falan izlemeye çalıştım. İlk gördüğüm cümle beni çok etkiledi. Kelime daha doğrusu. “Kalbin semasına doğan ilk ışık hikmet yıldızıdır. Sonra ilim ayıdır. Sonra marifet güneşidir.” Söz devam ediyor, “Hikmet yıldızının ışığında eşyanın hakikati müşahede edilir. Tabi hikmet niçin ve nasıl sorularını beraberinde getirdiği için aynı zamanda o eşyanın hakikati varoluşun gayesi varlığın anlamı yaratılışın hikmeti dünyadaki insan olarak vazifemiz insanin değeri alem tasavvurumuz bütün bunları ancak hikmetle anlayabiliriz. Yani felsefe bizim medeniyetimizde hikmete olan sevgiyi ifade eder. Sonra sadece iste belli bir dünyanın ürettiği düşünce sistemlerini okumak ve öğrenmeye tahsis edenler oldu ama hikmet aslında bizim bilgi tasavvurumuz içerisinde çok önemli bir kavram. “İlim ayinin ışığında mana alemi müşahede edilir. Marifet güneşinin ışığında da Hz. Mevla subhanehu veteala müşahade edilir. Hikmet, ilim, marifet. İlmin sahibine alim hikmetin sahibine hakim marifetin sahibine arif belki bütün bunları birleştirene alim demek lazım.” diyerek genç ilahiyatçılara ufuk açtı.
“Kalbin semasına doğan ilk ışık hikmet yıldızıdır. Sonra ilim ayıdır. Sonra marifet güneşidir. Hikmet yıldızının ışığında eşyanın hakikati müşahede edilir. İlim ayının ışığında mana alemi müşahede edilir. Marifet güneşinin ışığında da Hz.Mevla subhanehu veteala müşahade edilir.”

### ANKARA İLAHIYAT FAKÜLTESİ’Nİ KAZANMASI
Mehmet Görmez programda bir de şöyle bir ricada bulundu: “Bugün burada istirhamım Diyanet İşleri Başkanı sıfatını isterseniz hiç kullanmayalım. Bugün burada Ankara İlahiyat Fakültesi’nde bu sıralarda oturan bir öğrenci olarak sonrada yaklaşık yirmi yıl bu fakültede hoca olarak görev yapan bir dostları bir arkadaşları olarak konuşmak istiyorum. Bu salon ben öğrenciyken ayni zamanda bir anfiydi ve bu salonda öğrenci olarak bu sıralara oturduğumu hatırlıyorum. Benim en büyük teşekkürüm kendi fakültemde kendi arkadaşlarımla ve kendi öğrenci dostlarımla benim buluşmam birleşmem içindir.” Görmez bir de kendisiyle ilgili şu hatırayı anlattı: “Öğrenci arkadaşlarımdan istirhamım Ankara Üniversitesi İlahiyat fakültesinin tarihini çok iyi öğrenin. Bilhassa cumhuriyet döneminde ulumi islamiyenin hangi zorluklarla başladığını hocalarımızın ne tür zorluklardan geçtiğini ama bütün bu zorluklara rağmen Türkiye’de kurulan bütün ilahiyat fakültelerine nasıl analik yaptığını, nasıl ocak olduğunu bütün farklı eğilimleriyle farklı görüşleriyle, renkli görüşleriyle Ankara İlahiyat Fakültesi’nin tarihi mutlaka yazılması lazım diye düşünüyorum. Ben Ankara İlahiyat Fakültesi’ni kazandığımı öğrenince ilk yaptığım şey bulunduğum kütüphanede ki o zaman Bolu’daydım bir eğitim merkezindeydim. Kütüphanede Ankara İlahiyat Fakültesi’nin öğrenci mezuniyet yıllıklarını gördüm. O yıllıkların hepsini yutarcasına okuduğumu hatırlıyorum. Yani talebeler hocalar hakkında ne demiş hocalar orada nasıl değerlendirilmiş fakülteye gelmeden önce her hocanın şeceresini öğrenmiş olarak gelmiştim. Çok öğretici olmuştu.”

### ÖĞRENCİLERE TAVSİYE ETTİĞİ ALIŞKANLIĞI
Mehmet Görmez ilahiyat fakültesi öğrencilerine kendisinde son zamanlarda ortaya çıkan bir alışkanlığından bahsetti. Son altı ayda, bir kitabı kendi kendine yüksek sesle okuyarak baştan sona bitirdiğini söyledi. Hatta yakın zamanda bir yaylaya çıkarak orada İmam Gazali’nin “El münkiz mine’d Dalal” eserini yanlız başına yüksek sesle kendine okuduğunu ve baştan sona bitirdiğini söyledi. Genç İlahiyat’ın programı sonrasında fakültedeki hocalarla ve öğrencilerle hasbihal eden Görmez mezun olduğu üniversitesiyle de özlem gidermiş oldu.
Tüm Hakları Bedirhaber’e aittir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.