Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyanet TV’de sahur vakti yayınlanan “Bereket Vakti” programına konuk oldu.

Doç. Dr. Fatih Koca’nın sunumuyla gerçekleştirilen programda gündeme dair soruları yanıtlayan Başkan Erbaş, “Ramazan ayını vesile kılarak ülkemizin dört bir yanında milletimizi birliğe, beraberliğe, dayanışmaya, yardımlaşmaya davet etmek amacı ile ‘Ramazan ve Dayanışma’ temasını belirledik.” dedi.

“Bu büyük afeti ancak dayanışma, yardımlaşma ve birlik, beraberlik ile atlatabiliriz”

Tarihin gördüğü en büyük afetlerden birisini yaşadıklarını söyleyen Başkan Erbaş, “Bu kadar büyük bir afeti ancak mümince bir dayanışma, Müslümanca bir yardımlaşma ve insanca bir birlik, beraberlikle atlatabiliriz.” diye konuştu.

Depremlerden etkilenen vatandaşların acılarına ortak olmak ve yaralarını sarabilmek için dayanışma içerisinde olmanın önemine vurgu yapan Başkan Erbaş, “Depremden etkilenen kardeşlerimizin acısını yüreğimizin derinliklerinde hissetmemiz gerekiyor, mümince duruş işte bu şekilde olur.” ifadelerini kullandı.

“Tüm hocalarımıza teşekkür ediyorum”

Depremin ardından Başkanlık merkezinde kriz merkezi oluşturarak harekete geçtiklerini anlatan Başkan Erbaş, “Hasarsız camilerimizi hocalarımız vatandaşlarımıza açtı. Camilerimizde 350 bin kadar afetzede kardeşimiz günlerce barındılar, halen şu anda camilerimizde barınan vatandaşlarımız var. Hocalarımız evlerinde çorba pişirdiler ya da imkan buldukları yerlerde çorba kaynattılar ve vatandaşlarımıza elleriyle ikram ettiler. Şu ana kadar 50 bin kadar hocamız münavebeli bir şekilde alana gitti, hala oralardalar. Ben buradan Diyanet TV vasıtasıyla bütün hocalarımıza teşekkür ediyorum.”  şeklinde konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak deprem bölgesinde manevi destek ve rehberlik noktasında verdikleri hizmetlere de değinen Başkan Erbaş, depremin yaraları sarılıncaya kadar orada bu hizmetleri vermeye devam edeceklerini belirtti.

Çadır kent ve konteyner kentlerdeki Kur’an kursu eğitimlerini sürdürdüklerini söyleyen Başkan Erbaş, “4-6 yaş ya da Diyanet Çocuk diyoruz, yani çocuk sınıflarında eğitimlerimiz devam ediyor. 500 kadar çadır mescit kurduk. Çadır mescitlerimizde teravihler başladı, mukabeleler okunuyor, sohbetler yapılıyor, manevi rehberlik hizmetleri veriliyor.” dedi.

“Namazlarımızda ta’dil-i erkana riayet edelim”

Vatandaşların, teravih namazlarını daha hızlı kıldırma noktasında hocalardan talepte bulunmamalarını rica eden Başkan Erbaş, “Hem hocalarımıza hem de hocalarımızın cemaatine buradan seslenmek istiyorum. Ta’dil-i erkana riayet ederek rükularına, secdelerine ve okurken kıraatine dikkat ederek kılınan bir teravih namazı gerçekten çok daha makbul, çok daha hem bizim ibadet esaslarına uygun hem de gönlümüz rahat bir şekilde namazımızı kılmış olmamızı da sağlıyor. Hocalarımıza zaten talimat gönderiyoruz biz ama özellikle cemaatimiz için bunu istirham ediyorum. Cemaatimiz hocalarımızı hızlı kıldırmaya ve ta’dil-i erkana riayet etmemeye zorlamasın diye buradan istirham etmek istiyorum.” diye konuştu.

“Kardeşlerimizin evlerine kavuşmaları için seferberlik halinde olmalıyız”

Vatandaşlar tarafından Din İşleri Yüksek Kuruluna yoğun bir şekilde sorulan, depremzedelerin ihtiyaçları ve kalıcı konut yapımı için zekat verilip verilemeyeceği sorusuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“Bir an önce kardeşlerimizin evlerine, yuvalarına kavuşmaları için seferberlik halinde olmamız lazım ki olduk elhamdülillah. Milletimiz çok duyarlı bu konuda, devletimiz elinden geleni yapıyor. Gerçekten çok büyük bir afet. Kalıcı konutlara sahip olmalarını daha da hızlandırmak için farklı kanalları harekete geçirmek gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hem bize hem Din İşleri Yüksek Kurulumuza vatandaşlarımızdan yoğun bir şekilde bir soru geliyor. Diyorlar ki, ‘Biz zekatlarımızı vatandaşlarımız ev sahibi olsunlar ve kalıcı konutlar yapılsın diye verebilir miyiz?’ Kurulumuz toplandı bu konuyla ilgili bundan bir ay kadar önce bir açıklama yaptı, bu sorulara cevap verdi. Zekatını vermek isteyen hayır sahibi vatandaşlarımız hem temel ihtiyaç maddeleri hem gıda maddeleri giyim eşyası hem de kalıcı konutların yapılabilmesi için zekat verebilirler. Kurulumuzun soruya vermiş olduğu cevap budur.”

“Dayanışma, yardımlaşma ruhuyla yaralarımızı en kısa zamanda saracağız”

Konuyu Ramazan dolayısıyla yayımladıkları mesajda da hatırlattıklarını söyleyen Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

“Zekatını gönül rahatlığı ile kalıcı konut yapımı için verebilirler. Nereye verebilirler? AFAD bu konuda yetkili kurum. AFAD bir zekat hesabı açtı. Zekatı, o zekat hesabına yatırabilirler. Şart, tabii ki zekat alacak durumda olanlara yapılan konutların verilmesi gerekiyor. Onun usulünü, esasını, taksimatını ilgili kurum yapar. Bize ne demek düşüyor, zekat parası kalıcı konut yapmak için verilebilir ve tabi bunlar zekat alacak durumda olan depremzedeler için kullanılabilir. Milletimiz zekatıyla, yardımıyla, zekatın dışında sadakalarıyla, yardımlarıyla milletimizin seferberlik halinde olması gerekiyor. Bu duyarlılık milletimizde var elhamdülillah. Biz eminiz ki, en kısa zamanda bu dayanışma, yardımlaşma ruhuyla yaralarımızı saracağız inşallah.”

“Ramazan, Kur’an-ı Kerim ayı”

Başkan Erbaş, Ramazanın Kur’an ayı olduğuna işaret ederek, “Hayatımızda rehber edinmek için Kur’an-ı Kerim’i öğreniyoruz, okuyoruz ve anlamaya çalışıyoruz. Buradan bütün vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Bu bir fırsattır. Okumasını bilmeyenler, öğrenmeye gayret etsinler. Öğrenenler okusunlar. Ramazan ayında hiç olmazsa her bir Müslüman bir hatim indirsin.” dedi.

Kur’an-ı Kerim tilavet etmenin ve anlamaya çalışmanın önemine dikkati çeken Başkan Erbaş, vatandaşlara Diyanet İşleri Başkanlığı olarak en son çıkartmış oldukları “Hayat Rehberi Kur’an” isimli tefsiri okumaları tavsiyesinde bulundu.

“Mukabele, bizim Ramazan geleneğimiz”

Başkan Erbaş, karşılıklı okumak demek olan mukabelenin, her sene Ramazan ayında Peygamber Efendimizin ve Cebrail (as) ile karşılıklı okumalarından geldiğini aktardı.

Mukabele geleneğini devam ettirdiklerini belirten Başkan Erbaş, “Bugün de pek çok camimizde, sadece camilerde değil evlerde, televizyonlarda, Diyanet Televizyonumuzda 365 gün mukabele okunuyor, Ramazanda günde birkaç farklı saatte okunuyor. Diyanet radyomuzda, Diyanet Kuran Radyomuzda sürekli zaten, 24 saat Kur’an-ı Kerim okunuyor.” diye konuştu.

Kur’an-ı Kerim’in gönüllere dokunması açısından güzel sesle okunmasının etkisinden söz eden Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak din görevlilerine bunun eğitimini verdiklerini söyledi.

Hz. Peygamberin, Ramazan ayını değerlendirme noktasında da en büyük örnek olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, “Kur’an-ı Kerim’in mukabelesini yapması, bu da en büyük örnek. Mukabele ya da hatim indirme geleneği bugüne kadar bütün Müslümanlar tarafından yerine getirilmeye çalışılıyor. Yine Ramazan’ın son 10 günü itikafa çekiliyor Peygamber Efendimiz. Belki de Peygamber Efendimizin Ramazan ayının en önemli yönlerinden birisinin itikaf olduğunu burada ifade etmemiz lazım.” dedi.

“Ramazan ayı, kurtuluş vesilesidir”

Ramazan ayının bir kurtuluş vesilesi olduğunu belirten Başkan Erbaş, “Ramazan ayı, oruç ayıdır. Her Müslüman Ramazan ayında orucunu tutmalı. Oruç tutmamaktan, namaz kılmamaktan, namazımızı daha bir huşu içerisinde kılmamaktan uzak durmamız lazım. Elimizle, dilimizle, kalbimizle, gözümüzle, azalarımızla orucumuzu tutmamız lazım. Gıybetten, yalandan, yalana götürücü birtakım hal ve hareketlerden, insanlara yanlış birtakım hareketler içeren davranışlar yapmaktan uzak durmamız lazım. Ağzımızdan kötü bir söz çıkmaması lazım, öfkeden, insanları kırmaktan, bunlardan uzak durmak lazım. Ramazan ayı, aynı zamanda sabır ayıdır.” diye konuştu.

Kardeşlik ve dayanışma ruhuna vurgu yapan Başkan Erbaş, deprem bölgesinden diğer illere giden insanlara ensar olanlara teşekkür etti.

Başkan Erbaş, şunları kaydetti:

“Ensar muhacir kardeşliği İslam medeniyetinin öne çıkan konularından birisidir. Ülkemizde deprem yaşadık. Yapmış olduğumuz yardımlar, yardımlaşma ve dayanışmayla ensar ruhunu son nefesimize kadar yaşamamız lazım. Her şeyini kaybeden binlerce, yüz binlerce insan var. Bundan sonra bizim birlik, beraberlik içerisinde yardımlaşarak ve dayanışarak yaralarımızı sarmamız, acılarımızı paylaşmamız lazım. Ensarlık ruhu budur, ensar ruhlu insanlardan Allah razı olsun. Bu bizim milletimize has çok önemli bir vasfımızdır. Bu vasfımızı biz neslimize intikal ettirmemiz lazım.” dedi.