AYRILIKÇILAR !

 AYRILIKÇILAR !
Dün beraber olduğumuz ama bugün beraber olmak istesek de olamadığımız insanların özellikleri nelerdir diye düşününce aklıma gelenleri not aldım. Birçok madde çıktı. Zülfü yâre dokunsa da yazmaya çalışacağım.
     Yenilen, kötü oynayan takımını bile bırakmayan, bırakamayan insanlar, duygusal öfke haliyle yarın pişman olacakları, üzülecekleri patlamalara sebep olabiliyor ve belki de yıllarca birlikte yaşadığı diğer gruplara veya gruptakilere nefret ve kinle müdahale edip kırıp dökebiliyorlar, yarınlarda bir daha bir araya gelemeyecek hale gelebiliyorlar.
         Bu gariban ((!) insanların haline bakınca geçmişte birçok güzellik yaşadıkları topluluklarının veya şahısların birtakım hatalarına takılıp kaldıkları, pireye kızıp yorganı yaktıkları, kendi fikirlerine yakın başka ayrılıkçı şahıs ya da Gruplar arasındaki nefret veya çatışmalardan siyasi kazanç sağlamak isteyenlerin propagandası ardından sürüklenip gittikleri görülüyor. Belki de geçmişte ne maksat ve menfaatle girdilerse onu bulamayınca yaşadıkları travma…
        Akıllarına bir egemen sınıf takmışlar, o sınıfı yok edelim diye uğraşıyorlar. Hayalde oluşturdukları Egemen sınıfın sahip olduğu hayali gücünü eşit bir şekilde paylaşmaması, ekonomik veya politik güç üstünlüğü ile diğerlerini ezdiği kanaati, evhamı ile kendilerini yiyip bitirdikleri ama kimseye de bir fayda sağlayamadıkları bilakis sonu gelmeyen bir hırsla tükendikleri görülüyor. Nefsin esiri olmuş, Nefis kurutmuş kanı, esir almış canı kurtulamıyor.
       Genel kabul görmüş veya kalıplaşmış durumların değişmesini istiyorlar, bunun için her şeyi adeta kayıtsız, şartsız eleştiriyorlar. Daha fazla refah ve mutluluk getireceğini söyledikleri bir tek makul önerileri yok. Egemen sınıf, lider/liderler işi bıraksın diyorlar. Buyurun siz yapın deyince de biz meşgulüz, yoğunuz, okulumuz, kursumuz, tezimiz ve/veya işimiz var deyip, akıllarınca makul mazeret ortaya koyuyorlar. Oysaki sosyal hareketler üst seviyede fedakârlık ister, sen, o veya ötekiler yapmıyor, yapamıyorsa yapanların yaptıklarını yıkma, düzeltmeye çalış ki iş olsun, yaşayan sosyal yapı devam etsin. Bir tuğla koy, bir çivi çak ki yaşayan sosyal yapının hayatına pozitif katkın olsun.
      Ayrılıkçı grupların/şahısların taleplerini yerine getirmeyi kabul edip oturup konuşacak olsan ya kırıcı oluyorlar ya da makul bir öneri getirmiyorlar çünkü siz bizim muhatabımız değilsiniz diyorlar. Ama bu muhatap kabul edilmeyenler fiilen işi yapan insanlar, siz muhatap alıp konuşmaz veya siz idareye, iş yapmaya, boyunduruğun altına girmeye razı olmazsanız bu işler düzelemez. Gökten melekler gelip dünyalık işlere müdahale etmez, edemez çünkü sebepler aleminde yaşıyoruz. Önerisi olan ki varsa dertli olan derdini ilgilisi ile konuşup çözme yoluna gider. Kendi düştüğü kısır döngüyü göremeyen ise kolaya kaçıp başkalarını suçlar.
    Ayrılıkçıların fikirle, akıl mücadelesi ile bastırılması olağanüstü zor. Haklı olanlar insaflı oldukları için ikna olur ama sadece kör inadın peşinden gidenler çığırtkan, asi ve nefsani oldukları için ıslah, ikna ve bastırılmaları sebepler açısından imkânsız gibidir.
  Ayrılıkçı olmamaya gayret gösterip özellikle zor zamanlarda asgari müştereklerde ittifak etme yoluna gidebilen gerçek modern insan ve dava adamı olur. Her kese ve her şeye laf yetiştiren nefsin esiri, fedakârlık bilmeyen, sadece kendine hizmet edilsin, hep dediği olsuncu tipler maalesef bozguncu ve ordu bozan tiplerdir. Ya münafık ya da münafıklık alameti taşıyan varlıklardır.
    Sosyal grubunu beğenmeyen ayrılabilir. Çünkü sivil yapılarda ayrılanlara bir cezai müeyyide yoktur. Ayrılan, kopan eski grubuna; usul, uslup ve edeple tavsiyelerde bulunabilir ama hakaret edemez, onları rencide edip sırlarını başkalarına ifşa edemez, beni dinlemeli ve itaat etmelisiniz diye zorlayamaz.
  Çok kültürlü olmak, birçok farklı kültürün bir arada yaşadığı toplumu oluşturmak, hoşgörü sahibi olmak, herkesi kendi konumunda kabul etmek vs. bunları konuşmak kolay ama kendi dediğine her muhalefeti, her aksi hareketi küsme sebebi sayıp kenara çekilenlere, ben yokum diyerek ayrılıkçılık yapanlara sadece insafla bakılıp yolumuza devam etmeliyiz. Yoksa yol kat edemez, zorlukları aşamayız. Yol uzun, menzili çok ama her mola yerinde molacıya takılıp yola çıkış sebebimizi ihmal edemeyiz. Herkes haddini bilmeli, bilmeyene de “Rahman olan Allah’ı ilâh tanıyan, candan Müslüman olarak Allah’a bağlanan has kulları, yeryüzünde bilgi ve becerilerini kullanarak tevazu ile yürüyenler, hayatlarını sürdürenlerdir. Bilgiden, muhakemeden yoksun, ihtiraslı, tutarsız davranan kendini bilmez kimseler onlara laf attığında: “Selâm” 1derler, sözün doğrusunu söylerler ve onlarla çatışmazlar, yollarına devam ederler.
1 Furkân Suresi 63. Ayet
ATA DURAN( ata.duran@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.