38,5047$% 0.04
43,9888€% 0.2
51,5859£% -0.24
4.093,19%-0,29
3.310,87%-0,18
9.200,50%-0,26
26 May 2016 Thursday
Galatasaray ile Fenerbahçe Ziraat Türkiye Kupası final maçında Antalya Arena’da karşılaşıtı. Galatasaray Fenerbahçe maçlarını bir özelliği vardır. Eğer lig maçı ise Fenerbahçe favoridir kazanan belli değildir. Kupa maçı ise maçın favorisi değil, galibi baştan bellidir ve bu takım Galatasaray’dır.
Bu o kadar nettir ki dört kupa finalinin dördünde de Galatasaray kupayı almıştır. Hatta sonuncusunda Kadıköy’de Fenerbahçe’nin sahasında ve Seyircisinin önünde kaldırmıştır.
Maçın ilk yarısına Galatasaray atak başladı. Her ne kadar dezavantajlı görünüyor olsa bile kupayı isteyen takımın Galatasaray olduğu çok belli idi.
Bu kupa sadece bir Türkiye kupası olarak kalmayacağı için Galatasaray daha iyi motive olmuştu.
Avrupa kupasına bir yıl erken gidiş vizesi almak için kupayı almak zorundaydı. Ayrıca büyük bir ümitle başlayan fakat hüsranla sona eren bir sezonda taraftarın yanan gönlüne ufakta olsa bir su serpmesi gerekiyordu.
Nitekim öyle oldu Podolski kaçırdığı birkaç pozisyondan sonra 31. dakikada olması gereken yerde idi ve topu kafayla Fenerbahçe ağlarını göndererek skoru tayin etti.
Kim ne derse desin olması gerekenin çok altında bir fiyata Galatasaray’a gelen Podolski, kendisinden kat ve kat daha pahalı futbolculardan çok daha verimli bir sezon geçirdi ve nihayetinde Galatasaray’a değeri bir kupadan çok fazla olan bir kupayı kazandırdı.
Hasbelkader Galatasaray teknik direktörü olan Riekerink kupanın kazanılmaması için elinden geleni yaptı! Özellikle maçın ikinci yarısında oyunu kontrol altında tutabilecek Bilal’i oyuna almaması neredeyse bir fecaat idi. Kaderin cilvesi Riekerink’in adı tarihe Galatasaray’a bir kupa kazandıran teknik direktör olarak yazıldı. Eleştirenlerin odandaki Sabri’ye değinmeden olmaz. Maçın uzatma dakikalarında tüm Galatasaray takımının durduğu bir ortamda rakip kaleye kadar depar atması unutulmazdı.
Bu kupa Galatasaray tarihine oynayan üç futbolcuyla kazanılmış kupa olarak geçecek
Kötü geçen bir sezona rağmen kupa almak çok güzeldi.
Bu kupanın en negatif yanı Aziz Yıldırım’ın koltuğun sallanıyor olacak olmasıdır. Galatasaray’lıların artık bir atasözü haline gelen cümlesiyle yazıyı bitirelim “Aziz Yıldırım başkan, Galatasaray şampiyon” ifadesi tarih olabilir.
Galatasaray’ın başkanından ne de olsa hiç olmaz bari Aziz Yıldırım Fenerbahçenin başında kalmaya devam etsin.
Şampiyonluk parolası ile başlanan ligin son haftasına girmeden Spor Toto Süper Lig’de, Galatasaray ise 45 puanla yedinci sırada girdi. Kesinlikle rakibi olamayacak Akhisar Belediyespor ile Avrupa kupasına katılma mücadelesi içinde buldu.
Bu açıdan deyim yerindeyse Manisa 19 Mayıs Stadı’ndaki karşılaşma, iki takım için de “6 puan” değerindeydi.
Karşılaşmanın ilk 10 dakikasında Akhisar Belediye daha etkiliydi. Ege ekibi bu süreçte Galatasaray kalesinde 3 pozisyon buldu ama bunlardan faydalanamadı. Galatasaray devrenin bundan sonraki bölümünde toparlandı. Bu toparlanma rakip kalede çok etkili bir pozisyon bulmaya yol açmadı.
Devrenin sonunda gol geldi; Galatasaray 45’te kazanılan penaltıyı kaptanı Selçuk İnan ile gole çevirince ilk yarı 1-0 bitti.
Futbolu entbol şeklinde hem de ceza alanı içinde oynayan Akhisar’da ikinci penaltı ikine bezer geldi. Galatasaray, 60’ta yine penaltıdan farkı ikiye çıkardı. Selçuk İnan, bu sezon ligdeki gol sayısını 10’a çıkardı.
Karşılaşmanın son dakikasında ev sahibi ekipte Dauglago sahneye çıktı ve farkı 1’e indiren golü attı.
Son hafta Kayserispor’u yenip; Osmanlıspor da Akhisar Belediyespor maçında puan kaybederse, Cimbom ligi 5. sırada bitirecek.
Klasik bir maç yazısının sonunda Beşiktaş rakibini 3-1 yenerek şampiyonluğunu ilan etti. Galatasaray’ın Uefa’ya direk katılıp katılmayacağı da kimsenin umrunda değil. Sezon bitti şimdi gelecek planları yapmak gerekiyor. Yeni bir yönetimle yeni ufuklara açılmanın zamanı geldi. Bu Fırat kaçırılmamalı. Bu yönetim anlayışı ile bir değil birkaç yıl kaybederiz.
**Şampiyon Beşiktaş**
Sezon içinde yaşadığı birçok fiziki problemle ustalıkla baş ederek şampiyon olan BJK’yi tebrik ve takdir diyorum. Galatasaray düzenli bir takımı batırdı onlar düzensiz bir takımı Teknik Direktör, Yönetim ve taraftar işbirliği ile şampiyonluğa taşıdı. Şenol Güneş’in asıl pay sahibi olduğuna inandığım en büyük tebriği O’na yolluyorum.
Şampiyonluk yarışı için büyük öneme sahip dev derbi Türk Telekom Arena’da oynandı.
Maçtan önce Şenol Güneş “Hem biz hem de Galatasaray kazanmak için sahaya çıkacak. Futbolun doğrularını yaparak kazanmak için mücadele edeceğiz” dedi ama Galatasaray kazanmak zorunda olmadığı bir maça çıktı. Galibiyetin zorunlu olmadığı maçta Galatasaray sezon içinde göstermesi gereken performansın çok daha üzerinde bir performans gösterdi.
Özellikle maçın ilk yarısında Snaijder ve Podolski’nin üstün gayretleriyle Beşiktaş’a kendi yarı sahasını dar etti.
Bu dönemlerde Beşiktaş’a ani ataklarla gol bulmaya çalıştı. Artık Smoviç, Taffarel, Mondragon gibi efsaneler arasına yerini alan Muslera gole her zamanki gibi kapılarını kapattı. Bu sezon sonu Galatasaray Muslera’yı elinde tutmakta çok zorlanacak. En büyük kayıp O’nunla büyük bir kupa kazanamamış olmak olacak.
İkinci yarı Beşiktaş’ın yogun baskısı ve bulduğu fırsatları cömertçe harcadı. Muslera kalede ilken gol atamıyacağını anlayınca Beşiktaş’ta Cenk’in çevirdiği topu Gomez boş kaleye göndererek skor dengesini takımı lehine değiştirdi. Derbilerin gol ayağı, gol attığı çoğu maçı takımına kazandıran Mario Gomez bu golle hem maçın galibini hem sezonu şampiyonunu hem de Gol kralının kim olacağını net bir şekilde ortaya koydu.
Sonraki dakikalarda skoru değiştirebilecek çok atak oldu ama velakin her iki takımda gol atmaya muaffak olamadı.
Galatasaray mağlup olduğu maçta iki tane kazancı vardı. Birincisi ezeli rakip Fenerbahçe’nin şampiyon olamayacak olmasın netleşmesi. İkincisi yönetim istifa seslerinin artık daha yüksek Bir şekilde söylenebilecek olması idi.
Hedef olarak biten bir ligde bir mağlubiyet Galatasaray’ı üzmez.
Beşiktaşı tebrik ediyorum. Başarısında Dünya 3. Lüğü patentli Şenol Güneş’in önemli payı olduğunu düşünüyorum. Kendisini özellikle tebrik ediyorum.
Son dönemlerde çöküş içinde olan ve bunu bir türlü durduramayan Galatasaray 11 maçlık deplasman galibiyeti hasretini gidermek için maça çıktı. Tabi görülecek tek hesap bu değildi.
Takımı ayakta tuttuğu ayrıldıktan sonraki süreçte daha net anlaşılan Hamza hoca ile karşılaşılacak ve takımın bir şey kaybetmediği ispatlanacaktı. İsteksiz bir şekilde takımdan yollanan Hamzaoğlu ise bakın neler kaçırdınız demek istiyordu.
Maça iki takım da müthiş bir tempoda başlarken skorda dengeyi bozan gol 35. dakikada geldi. Sağdan Batalla’nın getirdiği topu kafayla ağlara gönderen Tomas Sivok, maçta Bursaspor’u 1-0 öne geçirdi. Hamzaoğlu elindeki kadroyu iyi değerlendirmiş genç takımdan futbolcular ile takıma canlılık kazandırmıştı.
Aynı şeyi bir kaç hafta önce Galatasaray için yazmıştım.
Hedeften kopan futbolcular yerine paf takımdan bir kaç oyuncu takviye edilse onların enerjisi hem takımı taşır hemde geleceğe yatırım olur diye. Tabi bunun için Galatasaray’ın geleceğini düşünme becerisi yüksek bir yönetim ve teknik direktör gerekiyor. Galatasaray ikisinden de malesef yoksun.
İlk devre bu skorla geçilirken 2. yarıya rakibinden enerji alan ve çok hızlı başlayan bir Galatasaray vardı. 50. dakikada Emre’nin kullandığı serbest vuruşta Podolski kafayla topu çevirdi, karambolde kalan topu Olcan Adın ağlara gönderdi ve hem skora hem maça dengeyi getirdi.
Hızlı başlayan ikinci yarının ilk dakikalarından sonrada hareket devam etti. Ancak iki takım da tabelayı değiştirecek fırsatlar yakalamasına rağmen maçta başka gol olmadı ve karşılaşma 1-1’lik eşitlikle sona erdi.
Görünen o ki Bursaspor gelecek adına hamleler yapıyor ve iyi bir takım olma yolunda ilerliyor.
Galatasaray’ın ise ne bugünleri nede geleceği adına bir umut kırıntısı var.
Spor Toto Süper Lig’de İyi başladığı bir sezonunda üzerine kabuslar çöktü. Tam 7 haftadır galibiyet alamayan Galatasaray, bu alanda negatif bir başarıya doğru hızla ilerliyordu. Takımdan artık umudunu kesmiş olan Galatasaray taraftarı maçın sonucunu hiç bir şekilde düşünmüyor, maç sonunda yönetim istifa etmesi için yapacağı eylemleri planlıyordu.
Yasin Öztekin, Ryan Donk, Hakan Balta, Wesley Sneijder, Aurelien Chedjou ve Jason Denayer gibi önemli isimlerinden yoksun bir şekilde mücadele verecekti. Sarı-Kırmızılılarda , Bu oyuncular varken bile alınan negatif sonuçlar ortada olduğu için futbolcu kayıpları kayıp sayılmıyordu.
Aslında bu dönemde Galatasray yaşadığı problemlerin en önemli çözümü burada gizli. As kadroda yer alan futbolcuların yerine kesinlikle bir alt takımdan oyuncular çıkarılmalı ve skor olarak kaybedilen ligden yeni yıldızlar kazanmaya çalışılmalı. Bu yeni sporcuların sahaya yansıtacakları Galatasaray ruhu kesinlikle as kadronun sahaya yansıtacağından çok daha yüksek olacak ve sonuca tesir edecektir.
Türk Telekom Arenadaki yetersiz seyircisi ile maça ev sahipliği yapan Cim Bom’a kimsenin tahmin edemediği bir galibiyet elde etti. Maçın gollerini Lukas Podolski (2), Bilal Kısa, ve Selçuk İnan kaydetti. Misafir takımın tek golünü ise Scarione ağlara yolladı. Rıza Çalımbay komutasındaki rakibini 4-1’lik skorla mağlup etti. Normalde Galatasaray taraftarını göstereceğim bu galibiyet, çölde suya susamış birine verilen bir kaç damla sudan ibaret.
Farklı galibiyet yönetimin bir an önce çekip gitmesi için yapılan protestoların önüne geçemiyecek.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.