Her yanda bin bir esaretler… Coşkuyla doğumu kutlanan Muhammedî iman esir… Nesil imansızlık cereyanlarına esir… Beline bomba bağlı terörist esir… Terör tuzağına düşmüş canlar esir…
Lüks tuzağındaki kızımız esir… Şehvet uçurumuna yuvarlanmış gençlik esir…
Akif’e bir değil, bin İstiklâl marşı yazdırırdı bu esaretler… Çünkü manevî esaretler, maddî esaretlerden bin beterdirler…
Tertemiz alnından vurulmuş yatmıyor!.. Tertemiz vicdanı ağır yaralı, deli gibi dolaşıyor… Evde, işte, sokakta, dağda, bağda terör saçıyor…
“Asım’ın nesli… Diyordum ya… Nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.” dizeleri ile gönül ferahlatalım derken Özgecan ve onunla aynı kaderi paylaşan yüzlerce kızımız geliyor aklımıza…
Birden irkiliyoruz yine…
Asım’ın nesli ha?..
Yüzyıl önce namus çiğnetmeyen nesil, kendi namusunu çiğner hâle gelmiş… Hem de Haluk’un nesline rahmet okutturacak kadar çirkefleşmiş!..
Kimdir bu nesli bu hâle getiren?..
Özgecan’ın katili belli!.. Ya katilin katili kim?..
Kimdir o katili imansız bırakan?..
Kimdir o katile sonsuzluk aşkını aşılamayan?
Kim?..
Anne, baba, eş, dost, arkadaş, akraba, çevre, toplum, devlet…
Kim?.. Hisleri körleşmiş Müslüman millet!..
Katilin katili kimse, odur Özgecanların ölümüne sebep…
Nasıl bir nesil yetiştirdik?..
Nereye gidiyor bu gençlik?..
Ateşe koşan neslin dert ve ıstırabı, yürekleri yakmıyorsa, vicdanları sızlatmıyorsa, değil midir hainlik?..
İşte tüm Müslümanlara ilan olunan Semavî bir ferman!..
“Ey iman edenler! Kendinizi ve neslinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!..”(Tahrim suresi, 66/6)
Ey Müslümanlar! Gerek fert, gerek devlet, gerekse milletçe; elinizde ne kadar imkân varsa, bunların hepsini, kendinizi ve kendinizden olan neslinizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten korumak için harcayın!..
Kendinizi ve neslinizi, ateşe sokacak her türlü sebebi ortadan kaldırın…
Ehl-i küfür, imanınıza hücum eden televizyon kanalları mı açmış?.. Siz de küfre set çeken televizyon kanalları açın!..
Birileri, gençlerinizi sizden çalan, onları küfür bataklığına atan müesseseler mi oluşturmuş?.. Siz de, gençlerinize, sizi siz yapan değerleri anlatan, imanın yüce hakikatlerini aşılayan müesseseleri oluşturun!..
Birileri, aranıza fitne ateşi saçan gazeteler mi kurmuş… Siz de fitne ateşini söndürecek gazeteler kurun…
Onlar bunu mu yapmış, siz de şunu yapın!.. Ama yapın…
Başka çareniz yoktur… Yoksa hem kendiniz, hem de nesliniz yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kaçamazsınız…
Ahirette, iki eliyle yakanıza yapışan evlatlarınızdan kurtulamazsınız…
Kendiniz Cennet’te olsanız bile, kahreden ateş azabında inleyen ciğerpareniz evladınızın feryadına dayanamazsınız…
Otuz kırk senelik ömrü için 250-300 bin liralık daire aldığınız evladınızın, hiç bitmeyecek ömrü için 25-30 bin lira harcamayı fazla sanmayınız…
Bitmeyecek bâkî ömür için, Amerika ile Japonya kadar kuvvet ve servet harcansa, yine az olduğunu unutmayınız…
Unutursanız, -kaçınılmaz son- hüsrana uğrayacaksınız/uğratılacaksınız…