Bedir Haber

Asr’a yemin olsun ki!

Asr’a yemin olsun ki!
SûedaNur Çakır( suedanur.cakir@bedirhaber.com )
381 views
01 Haziran 2015 - 8:48

“ Halik’ın namütenahi adı var en başı Hak !
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak.
Hani Ashab-ı Kiram ayrılalım derlerken,
Mutlaka sure-i ve’l Asr’ı okurmuş bu neden?
Çünkü meknûn o büyük sûrede esrar-ı felah
Başta iman-ı hakikî geliyor sonra sâlâh
Sonra Hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık.”

İmam Şafii Hazretlerinin “Kuran’dan başka hiçbir sûre nazil olmasaydı. Şu pek kısa Asr sûresi bile, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu temin etmeye yeterdi. Bu sûre Kur’an’ın bütün öğrettiklerini kucaklıyor.” dediği Asr sûresi Kur’an’ın küçük bir özeti gibidir. Mekke’de indirilmiş olup üç ayetten ibarettir.

Dilimizde “asr” kelimesi zaman ve özellikle içinde bulunulan zaman manalarında kullanılır. Müfessirler bu kelimenin anlamıyla ilgili olarak başlıca: ikindi namazı, ikindi vakti, dehr ve zaman özellik Hz. Muhammed (sav)’in zamanı, yani Rasulullah’ın gönderildiği zaman, ahir zaman manaları üzerinde durmuşlardır.

Yüce Allah Kur’an’ı Kerim’de duhâya (kuşluk vaktine) yemin ettiği gibi asra da yemin etmiştir. Duhâ günün ilk ucu, asr ise günün son bulmak üzere uçtur. Buradan insanlığın ömrünün bitmek üzere olduğu anlaşılmaktadır. Kur’an’da zaman insanlık tarihi açısından üç kısma ayrılmıştır. **(Kasas 28/43)**

1- Hz. Musa ‘ya Tevrat’ın inmesinden önce geçen “ilk asırlar” zamanı,
2- Tevrat ‘ın inmesiyle başlayan son Peygamber (sav)’e kadar “orta asırlar” zamanı,
3- Son peygamber Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’in peygamberlik vazifesiyle görevlendirilmesiyle başlayan son asırlar da “ahir zaman “dır. Yani Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’in ve ümmetinin asrıdır.

Bunlardan anlaşıldığı üzere “asr” denince ümmet-i Muhammed (sav) ‘in kıyamete kadar yaşayacağı zaman dilimi anlaşılmalıdır. Asr ikindi manasına da geldiğinden, dünya gününün ikindi vakti olduğu müfessirler tarafından anlaşılmaktadır.

İşte Allah-ü Teala ahir zamana yemin olsun ki insanlar hüsrandadır buyurmakta ve insanların hüsrandan kurtuluş vesilelerini bu mübarek sûrenin üçüncü ayetinde açıklamaktadır. Cenab-ı hak ikinci ayette neden insanların hüsranda olduğunu ifade etmektedir. Çünkü insanın sermayesi ömürdür, o ise her nefes alış-verişte insan son nefese bir nefes daha yaklaşmaktadır. O ömür sermayesi insanın kendisine ait değil; ona verilmiş bir emanettir. Peki, insanın zamanın kıymetini bilmek için zamanını nasıl değerlendirmesi gerekir? Peygamber Efendimiz : “ Meşguliyet gelmeden evvel zamanın kıymetini bil.” buyurmaktadır.” En hayırlı amel hangisidir ?” diye soran bir sahabeye “ İlk vaktinde kılınan namazdır. “ buyurmuştur. Namazı ilk vaktinde kılmak insanın dakikliği öğrenmesi açısından önemli bir merhaledir. Beş vakit namaz zamanın nasıl tanzim edileceğine dair en güzel programdır.

Alimler “ ne ile meşgul olursak zamanı daha iyi değerlendirebiliriz?” diye sormuşlar , bu mesele üzerine kafa yormuşlardır. İmam-ı Gazalî Hazretleri kişinin niyetine bağlı olduğunu söylemiş ve cenneti isteyen Kur’an okumalı, Allah’ın rızasını isteyen evrad-u ezkar okumalı demiştir.

Günümüz insanı hep zamanın bereketsizliğinden ve işlerin bir türlü yetişmediğinden şikayet etmektedir. Böyle diyen bir insan zamanını nasıl geçirdiğine bir bakmalıdır. Mesela başında ne kadar zaman geçiriyor , internette kaç saatini heba ediyor , bir gün içinde sadece çay içmeye kaç saatini harcıyor. Zamanının bereketli olmasını isteyen insan gereksiz ,dünya ve ahirete faydası olmayan boş işleri terk etmeli , namazını ilk vaktinde kılmaya özen göstermeli ve mümkün mertebe sabah namazlarından sonra uyumamalıdır. Bunlar Efendimiz (sav)’in hayatından bize yansıyan düsturlardır.

İmam-ı Malik Hazretleri üç günde bir hacet giderecek kadar az yiyip içer buna rağmen helada ne kadar çok zaman geçiriyoruz diye Allah’tan haya edermiş. O büyük insanların hayatları da bizim için birer numunedir.

Öyleyse “ Geçmiş zaman elden çıkmıştır. Gelecek henüz gaybtadır. Mevcut olan senin içinde bulunduğun andır.” demeli ve bugünün kıymetini bilmelidir.

Allah-ü Teala merhum Mehmet Akif Ersoy’un yukarıdaki dizelerde tefsir ettiği Asr Sûresi’nde insanoğlunun içinde bulunduğu hüsrandan kurtulmanın dört yolunu üçüncü ayette şu şekilde ifade buyurur. “ Ancak şunlar müstesna ; iman edip makbul ve güzel işler yapanlar bir de , bir de birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler.”

Sayılan bu dört özelliğe sahip olanlar inşallah ziyanda değil kârdadır. İman edenler ,bütün alemlerin Rabbi, din gününün sahibi Allah’ın birliğini ve indirdiğini tasdik edip O’na ihlas ile ibadet ve taate söz verenlerdir.

İman ile birlikte salih amel işleyenler, imanları sadece gönüllerinde ve dillerinde kalmamış, yaptıkları işleri iman ve inançlarına uygun ,Allah’ın rızasına ,Kur’an’daki hükümlerine muvafık hak ve hayır olduğuna inanarak yapanlar, hep iyiliğe çalışıp ,aile ,akraba , kavim ,insanlık için iyilik ,sonu hayır olan işler yapanlar, emrolunan görevleri ifa edip yasaklanan bütün günah ve çirkinliklerden uzak duranlardır.

Birbirlerine hakkı tavsiye edenler ; bütün azimleri Hakk’a yönelik imanlarını amellerini ve sözlerini hep Hakk’a sarf edenler. Her şeyin hakkını gözeterek hep birbirlerine Hakk’ı tavsiye edenler emr-i bil marufu (iyiliği emretmek ) ve nehyi ani’l münkeri (kötülükten men etmek ). Hak ve doğruluk üzere hareketi tavsiye edip , kendileri de öyle olanlar.

Yüce Rabbimiz : “ Sizden hayra çağıran ,iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” **(Al-i İmran -3/104)**

Bu ayetten de anlaşılacağı üzere her daim Hakkı söyleyen ,Hakkı görüp gözeten ,insanların topyekûn batıla kaymasına karşı ne olursa olsun Hak’tan yana olan ,Hakk’ın ve hakikatin sapasağlam kalması adına malıyla ,canıyla mücadele eden bir topluluk olmasını emrediyor. Bir cemiyeti ahlâkî yozlaşmadan koruyacak bir topluluğun bulunmaması ve hakka karşı batılın yayılıp hak gibi gösterilmesine topyekûn toplumun seyirci kalması gibi bir durum için Cenab-ı Hakk “ İsrailoğulları’ndan inkâr edenler Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlendi. Bu onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü. İşledikleri herhangi bir günah yüzünden birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü !” (maide-5/78-79 )

Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere batıl karşısında Hakk’ı savunan bir topluluğun bulunması Allah’ın lanetine ve dolayısıyla gazabına uğramamak için bir cemiyetin sigortasıdır denilebilir. İşte bu da ebedi hüsrandan kurtuluşun en önemli reçetelerindendir.

Birbirlerine sabrı tavsiye edenler ise Hakk’ın ve onu himaye etmenin uğrunda karşılaştıkları bütün zorluk ,meşakkat ,zarar ve mahrumiyetler karşısında birbirlerine sebat göstermeyi tavsiye etmektir. (Muhammed- 31)

Şartlar ve hadiseler ne kadar değişirse değişsin bir insanın İslâm’ın vaz’ettiği bütün hükümleri yaşama mevzuunda tam bir kararlılık ve samimiyet ortaya koyması demektir. Dini yaşama ve anlatma noktasında sabır alem değişse ,herkes başkalaşsa ,kitleler dünyanın cazibedar güzelliklerine kapılıp gitse bile ,insanın bütün tavır ve davranışlarında Allah’ın rızasını ve Rasul-ü Kübriya sav)’in bu mevzuda ortaya koyduğu nebevî kararlılığı göstermesi , dinin hiçbir emrinde gevşeklik göstermeden her şeye ve her türlü kötü şarta rağmen kendi olarak kalması hususunda kararlı durmasıdır. Ebedî hüsrandan kurtulmanın yollarını Rahim olan Rabbimiz bize bu şekilde göstermiştir.

“ Rabbimiz ! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” **(Al-i İmran-3/8)**

Kur’an’da bir çok ayette Allah-u Tealâ sabrı emretmektedir. Bu ayetlerdeki sabır çeşitlerini alimler şu şekilde açıklamaktadır.

– İbadetlerin yerine getirilmesi ve yasakların terkedilmesinde sabır
– Bela ve musibetlere sabır
– Halkın eza ve cefasına sabır
– Allah’a davette ’emr-i bil maruf nehyi anil münker’de sabır
– Savaş alanlarında ve kafirlerle mücadelede sabır

İşte bütün çeşitleriyle sabrın kastedildiği birbirlerine sabrı tavsiye edenlerin hüsran ve zarardan kurtulacağı bu sûrede müjdelenir.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno