Naat şiiri – Arif Nihat Asya
“Naat”, Hz Muhammet’i övmek için yazılmış şiirlerdir. Arap, İran ve Türk edebiyatlarında sayısız Na’t’lar vardır. Arif Nihat Asya’da bu geleneğe uygun bir eser bırakmıştır. İşte Arif Nihat Asya’nın Naat isimli şiirinin sözleri.
Naat şiiri – Arif Nihat Asya
NAAT
Haberin Devamı
Seccaden kumlardı…
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı.
Mescit mümin, minber mümin..
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”!
Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı.
Geceler pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!
Kapıya gelenler ya MUHAMMED,
-Bağır, yakından-
Müminler kapıdan dönsün!
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
MUHAMMED ümmetiydi.
Konsun yine pervazlara
Güvercinler;
“Hu hu”lara karışsın
Eminler..
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Şimdi SENİ ananlar, anlıyor ağlar gibi..
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadını açtın,
Yoksulların sahibi..
Nerde kaldın ey RESUL,
Nerde kaldın ey NEBİ?
Günler, ne günlerdi, ya MUHAMMED;
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya geldin
Müminlerin vardı..
Ve bir gün ki gaflet
Çöller kadardı,
Halime’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi,
Amine’nin emaneti ağlardı!
Haberin Devamı
Ücretsiz olarak cihaz kullanma ve 14 gün içinde ödeme yapma
Sesnova
Taboola tarafından
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetin gözbebeği,
Göklerin RESULÜYDÜN..
Elçi geldin, elçiler gönderdin.
Ruhunu ALLAH’a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim mi, ya MUHAMMED?
Yeryüzünde, riya, inkar, hıyanet
Altın devrinde yaşıyor..
Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
Neler duydu şu dünyada
Mevlid’ine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey NEBİ,
Adına alışkın çocuklarımız!
Artık, yerin dibine gir;
Artık unutuldu
Ayaklarımız!
Kabe’ne siyahlar
Yaklaşmamıştı, ya MUHAMMED,
Bugünkü kadar!
Haset gururla savaşta;
Gurur, Kaf Dağı’nda derebeyi..
Onu da yaralar kanadından,
Gelse birlik melodisi.
İyiliğin türbesine
Türbedar oldu iyi!
Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına.
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına!
Şu anki duvarlar ki
Kimi Taif’tir, kimi Hayber’dir.
Fethedemedik ya MUHAMMED,
Senelerdir.
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi..
Bahçede güzel dal,
Unuttu yememişim.
Günahın kursunda
Haramların peteği!
Bayram yaptı yabanlar;
Semave’yi boşaltıp
Save’yi dolduranlar.
Atını hendeklerden-bir atlayışla-
Aşırdı aşıranlar.
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!
Haberin Devamı
Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı.
Yere dökülmeyecekti, ey NEBİ,
Yabanların gelecekte kalacağı!
Konsun yine pervazlara
Güvercinler;
“Hu hu”lara karışsın
Eminler.
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Ne oldu, ey bulut,
Gölgelediğin Başlıyor mu?
Hatırladığım kadarıyla, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar topluluğu,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar!
Uçsuz bucaksız çöllerde,
Yine, gelenlerin,
Yollar gideceklerdir.
Şu tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir.
Örümcek havada değil,
Ne suda, ne yerdeydi.
Hakkı göremeyen
Gözlerdeydi!
Şu kuytu, cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuva-ki bilinmez,
Kuşları hüdhüd müdürü,
Güvercin mi kumru mu?
Kuşlarını bir sabah,
Medine’ye uçurdu mu?
Ey Abva’da yatan ölü,
Bahçede açtı dünyanın
En güzel gül;
Hatıran, uyusun çöllerin
Ilık kumlarıyla örtülü!
Dinleyene, hala,
Çöller ses verir:
“Yaleyl!” susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyler Bedir.
Sen de, bir hac günü,
Başta MUHAMMED, Ebubekir’in yanında;
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!
Haberin Devamı
Ebubekir’de nur, Osman’da nurlar.
Kureyş ulusları, karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Ali’nin kapıları önünde açılır,
Ali’nin önünde eğilir surlar.
Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de
Hakk’ın yiğitleri, şehit olanlar.
Bir mutlu gün, ki ölüm tatlıydı;
Yerde kalmıyordu ruh.. kanatlıydı.
Konsun-yine-pervazlara
Güvercinler;
“Hu hu”lara karışsın
Eminler.
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Vicdanlar, sakat çıkmadan,
Ya MUHAMMED, yarına;
İyiliklerle jel, güzelliklerle jel
Adem oğullarına!
Yüreklerdensin
Yine, imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir’ini;
Evliya okusun Kur’an’lar!
Ve Kur’an’ı göz nuruyla çoğalsın
Kayışzade Osman’lar!
Naatını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikate
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel, Ey MUHAMMED, bahardır.
Dudakların ardında saklı
Aminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mirac’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz, daha ne kadar!
Haberin Devamı
Bulutların kanadı, rüzgarın kanadı;
Hızır kanat, Cibril kanat,
Nisan kanat, bahar kanat;
Ayetlerini ezberleyen bilen
Yapraklar kanat..
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl geceliğinden, yanık
Türkçe: Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusunun;
Bilal-i Habeşi sustuysa
Ezanlarını Davut okusun!
Konsun-yine-pervazlara
Güvercinler;
“Hu hu”lara karışsın
Eminler..
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
ARİF NİHAT ASYA