35,5449$% 0.29
36,6115€% -0.03
43,4812£% 0.12
3.101,62%0,28
2.715,41%0,00
9.866,73%1,30
Bu yazının içeriği, antik dönemdeki ekonomik uygulamalardan günümüze kadar faiz, tapınaklar, dinler ve bankacılıkla ilgili tarihsel süreçleri ele alıyor.
İlk ekonomilerde çiftçiler, ürünlerini hükümdarlardan ya da eşkıyalardan korumak amacıyla tapınaklara emanet etmeye başladılar. M.Ö. 3000 civarı: Mezopotamya ve Anadolu’da tarıma dayalı yerleşik toplumlar, tapınakları güvenli bir alan olarak kullanmaya başladılar. Tapınaklar kutsal kabul edildiği için mallar güvence altına alınıyor ve tapınak rahipleri tarafından kayda geçiriliyordu. Bu dönemde tapınaklar, emanet edilen malları güvenle geri almayı sağlarken, zamanla muhafaza bedeli alarak faizli ödünç verme işlemleri yapmaya başladılar.
Başlangıçta güvene dayalı ve bedelsiz olan ödünç verme işlemleri, zamanla tapınakların gelir elde etmek amacıyla faiz almaya başlamasıyla gelişti. M.Ö. 2000 civarı: Faiz oranı, ödünç alınan malın geri ödenmesiyle belirlenen bir oranla (yaklaşık %15) hesaplanıyordu. Tapınaklar, faizli ödünç verme işlemleriyle bankacılık işlevi de görmeye başlar. M.Ö. 1500 – 1000: Mezopotamya, Anadolu ve çevresindeki tapınaklar, faizli ödünç verme işlevine sahip bankacılık rolünü pekiştirir.
Tapınaklardan bağımsız olarak, düşük muhafaza bedeliyle hizmet sunan tefeciler ortaya çıktı. M.Ö. 1000 – 500: Çiftçiler, daha düşük bedellerle hizmet sağlayan tefecilere yönelir. Bunun üzerine tapınak rahipleri faize karşı çıkmaya başlar. M.S. 500: Faize karşı tepkiler artar ve faiz oranları yükselir, tefecilik daha da yayılır. Tefecilik, yüksek faizli işlemlerle çok daha fazla kar sağlama amacıyla büyür.
Tek tanrılı dinlerde faiz, ilk başındanda, tahrif olmadan önceki dönemlerinde özellikle Yahudi, Hristiyan ve İslam’da haram ya da yasak kabul edilmiştir.
M.Ö. 1500 – 1000: Tevrat’ta faizle ilgili ilk yasaklar yer alır; Yahudiler arasında faiz alınması yasaklanır ancak yabancılara faiz uygulanabilir. M.S. 30-100: İncil‘de, İsa’nın öğretilerinde faizle ilgili dolaylı yasaklamalar ve ödünç verme konusundaki tavsiyeler yer alır. Hristiyanlık başlangıçta faizli işlemlerden uzak durmuş, faiz sadece bazı ticari işlemler için geçerli olmuştur. M.S. 600: Kuran’da faiz (riba) kesin olarak yasaklanır. Faiz almak, şeytanın etkisi olarak tanımlanır ve ciddi bir dini suç olarak kabul edilir.
M.Ö. 1500 – 1000: Tevrat‘ta faiz yasağı yalnızca Yahudiler arasında geçerli olup, diğer halklardan alınmasına izin verilir. Yabancılardan faiz alınabilirken, Yahudiler arasındaki faizli işlemler kesinlikle yasaktır.
M.S. 30-100: İncil‘de faizle ilgili hükümler dolaylıdır ve genel ahlaki öğretilere dayanır. Hristiyanlar başlangıçta faizli işlemlerden uzak durmuşlardır. fakat zamnla ekonomide Yahudilerden geride kaldıklarını anlayınca faizi yaygınlaştırmışlar. Yahudilerse bu arada ekonomiye dünyada hakim olmuşlardır.
M.S. 600: Kuran‘da faiz kesin olarak yasaklanmış ve Müslümanlar arasında faizli işlemler haram kabul edilmiştir. Kuran’daki bu kesin yasak, faizli işlemlerin İslam toplumlarında günümüzde de bu yasak devam etmekte olup, Müslümanlar genel olarak faizde kaçınmakta ve helal ödünç para alma verme yada helal kredi yöntemlerini islami bankacılık yöntemleri ile çözmeye çalışmaktadırlar.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde bazı alimler ve bazı devlet yetkilileri faiz yasağını aşmak için “hile-i şeriyye” uygulamaları üzerinde düşünmüş ve çalışmışlar.
1500-1800: Osmanlı’da faiz yasağını aşmak için en bilinen yöntemlerden bir diğeri de istiğlal adı verilen bir yöntemdir. Bu yöntemde, kredi almak isteyen kişi malını kredi veren kuruluşa satar ve sonra aynı malı kiralayarak vade sonunda malı geri alır. Bu şekilde faizli işlemler dolaylı olarak aşılmaya çalışılır.
1700’ler: İstiğlal yöntemi, Osmanlı’da yaygınlaşarak, faizli işlem yapılmaksızın kredi elde edilmesini sağlar. Faizin alternatif meşru çözümünü bulma çabaları Osmanlı’da sürekli olarak mevcut olmuş, konuşulmuş, tartışılmış ancak zaman içinde katılım bankacılığı gibi çözümler geliştirilse de, bankacılıkta etkinlik kazanma fırsatı kaçırılmıştır.
1200-1500: Tevrat’ta yer alan faizle ilgili esneklik, Yahudilerin başka dinlerden olanlara faizli işlemler yapmalarına olanak tanır. Faiz, Yahudilerin dışındaki kişilerle yapılan ticaretin bir parçası olmuştur.
1500-1900: Yahudiler, Avrupa’daki ticaret ve bankacılık sektörlerinde güçlü bir yer edinirler. Faizle ilgili yasakların başka dinler için esnek yorumlanması, Yahudilerin bankacılıkta etkin rol oynamasına olanak tanır. Dünya bankacılığında Yahudilerin etkisi, özellikle orta çağdan sonra artarak 19. yüzyılda zirveye çıkar.
M.Ö. 3000’lerden günümüze kadar: Faizle ilgili yasaklar, hem dini hem de ekonomik bağlamda uzun bir tarihsel sürecin sonucu olarak ekonomik sistemleri şekillendiren önemli bir faktör olmuştur. Faizle ilgili yasaklar, başlangıçta dini bir kural olarak ortaya çıkmış, zamanla ekonomik yapıları etkilemiş ve günümüze kadar çeşitli yorumlamalarla devam etmiştir. Dini yasaklar ve ekonomik gereklilikler, zaman içinde çeşitli yorumlamalarla piyasayı etkilemiş, faizli işlemlerle ilgili farklı dinler arasında büyük bir ayrım oluşmuştur.
Bu yazının detaylı araştırması aşağıdaki kaynaklardan yapılabilir. Konunun tarihsel derinliği ve çok disiplinli doğası göz önünde bulundurulduğunda, antik ekonomiler, dinler ve faizle ilgili çalışmalara odaklanılabilir. Aşağıda, konuyla ilgili bazı temel kaynak önerileri:
Bu kaynaklar, yazının temel konuları olan faiz, bankacılık, dinlerin ekonomik etkileri ve tapınak ekonomileri gibi alanları kapsamlı şekilde araştıran eserlerdir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.