39,3610$% 0.48
45,7207€% 1.43
53,6923£% 1.16
4.281,14%1,37
3.382,56%0,87
9.520,22%-1,71
İslam inancında Hz. Muhammed (asm), son peygamber ve insanlığa gönderilmiş en büyük rehber olarak kabul edilir (Ahzâb, 33/40). Ona gösterilen sevgi ve bağlılık, sadece duygusal değil aynı zamanda ibadet boyutu olan salavat ile ifade edilir (Ahzâb, 33/56). Bu bağlamda salavat, hem Allah’ın emri hem de ümmetin şükran borcudur (Ahzâb, 33/56). Bu makalede, salavatın anlamı, işlevi ve önemi ele alınacaktır.
Salât kelimesi Arapça kökenli olup lügavî anlamı “ateşe tutmak, kızartmak”tır (Kur’an Yolu Tefsiri, 4/397). Bu anlamdan hareketle kişi, ya Allah’a yönelir ya da O’ndan yüz çevirdiğinde kendini manen ateşe atmış olur . Istılahî anlamda salât, iki ana manada kullanılır: biri dua, diğeri ise namaz ibadetidir. Hz. Peygamber’e salât ise, ona dua etmek, övmek ve selâm göndermek anlamındadır (Kur’an Yolu Tefsiri, 4/398).
Kur’an’da Allah Teâlâ, müminlere doğrudan Hz. Peygamber’e salât ve selâm getirmelerini emretmiştir:
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّؕ يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيماً
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” (Ahzâb, 33/56)
Bu ayette geçen “يُصَلُّونَ” fiili, hem Allah’ın rahmetini hem meleklerin duasını hem de müminlerin övgü ve selâmını ifade eder. Salavat bu yönüyle çok boyutlu bir ibadet olarak kabul edilir. Bu emrin bağlayıcı oluşu, salavat getirmenin dinî bir sorumluluk olduğunu gösterir.Türkçe’de genellikle çoğul şekliyle salavat olarak kullanılan salât kelimesinin kök mânası “ateşe tutmak, kızartmak”tır. İnsan kendini ya Allah’a yöneltir, O’na arzeder, O’nun şuurunda olarak yaşar veya O’ndan yüz çevirir, bu takdirde kendini ateşe tutmuş, ateşin üstüne koymuş olur. Bu kök mânadan hareketle bir dinî terim olarak kulların “salât”ı iki mâna ifade etmektedir:
1. Genel olarak dua. Çünkü dua, kulun özünü ve gönlünü Allah’a yöneltmesidir.
2. Özel olarak namaz ibadeti. Çünkü bu ibadet, kendini Allah’a vermenin, O’nun huzuruna sunmanın en güzel aracıdır, en uygun şeklidir.
Müminlerin Hz. Peygamber’e salâtı, ona dua etmeleri, onu övgü ve hayırla anmalarıdır. Peygamberimizin kendisine, “Selâmın nasıl verileceğini bildik, sana salât nasıl olacak?” diye sorulduğunda, Resûlullah namazların oturuşlarında okuduğumuz “salavât-ı şerife”yi öğretmiş, “Bana böyle salât edersiniz” demiştir (Buhârî, “Tefsîr”, 33/10). Sahih kaynaklarda meleklerin salâtı da dua, övgü ve tebrik olarak açıklanmıştır (Buhârî, “Tefsîr”, 33/10).
Allah’ın bir kuluna salâtı şüphe yok ki büyük bir iltifat, şeref, lutuf ve rahmettir. Ancak bunun mahiyet ve keyfiyetini bilmek mümkün değildir. Kaynaklarda bu açıdan salât, “rahmet ve övgü” şeklinde tanımlanmıştır.
43. âyette Allah’ın müminlere rahmetiyle lutuflarda bulunması, meleklerin de onlara dua etmeleri salât kelimesiyle ifade edilmiş, hemen arkasından da bu salâtın doğurduğu sonuç açıklanmıştır: İnsanı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak. Şu halde Allah’ın salâtı yalnızca övgü ve rahmetle sınırlı değildir, ona mazhar olanların gözlerini ve gönüllerini hakikate açan bir tecellidir.
“Siz de ona salât ve selâm okuyunuz” emri bağlayıcıdır, emrin yerine getirilmesi gereklidir. Ancak bunun zamanı, mekânı ve sayısı konusunda açıklama yapılmadığı için fıkıhçılar farklı yorumlar yapmışlardır. Ömürde bir defa Hz. Peygamber’e salavat okumanın ve selâm vermenin farz olduğunda ittifak vardır. Onun adı anıldıkça uygun aralıklarda aynı şeyi yapmanın müstehap (dince tavsiye edilmiş bir davranış) olduğu da ifade edilmiştir (Cessâs, III, 370; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, III,1584; İbn Âşûr, XXII, 98 vd.). İbn Âşûr yaptığı araştırma sonunda sahâbenin, Hz. Peygamber’in ismi her anıldığında veya yazıldığında salavatı da okuyup yazdıklarına dair bir bilgi bulamadığını kaydetmektedir. Onun tesbitine göre sahâbe, her ismi geçtiğinde değil onun bazı fiil ve niteliklerini konuştuklarında bunu yapmışlardır.
Kitapların başlangıcında salavata yer verme (salvele) âdeti Hârûnürreşîd zamanında hicrî 181 yılında başlamıştır. İsminin her geçtiği yerde salavatı okumak ve yazmak ise daha sonra, muhtemelen hicrî IV. asırda hadisçiler tarafından âdet haline getirilmiştir. Ehl-i sünnet’in ilk temsilcileri salavatın Hz. Peygamber’e, kişinin gıyabında selâm vermenin ona ve diğer peygamberlere mahsus olmasını, yüz yüze selâmın bütün müminlere verileceğini bir edep olarak kabul etmişlerdir (selâmın hükmü için ayrıca bk. En‘âm 6/54; Yûnus 10/10; Nûr 24/27).(Kur’an Yolu Tefsiri, 4/399)
Sahabe, Hz. Peygamber’e nasıl salât edeceklerini sorduğunda, Resûlullah şu şekilde cevap vermiştir (Buhârî, Tefsîr, 33/10):
قِيلَ يَا رَسُولَ اللهِ، كَيْفَ نُصَلِّي عَلَيْكَ؟ قَالَ: قُولُوا: اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ وَعَلَىٰ آلِ مُحَمَّدٍ، كَمَا صَلَّيْتَ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ…
“Ey Allah’ın Elçisi! Sana nasıl salât edelim?” diye sorulduğunda şöyle buyurdu: ‘Allah’ım! Muhammed’e ve onun âline, İbrahim’e ve onun âline salât ettiğin gibi salât eyle.’” (Buhârî, Tefsîr, 33/10)
Bu hadis, günümüzde namazlarda okunan salavat-ı şerifenin kaynağıdır ve ibadete dönüşmüş bir uygulamadır (Buhârî, Tefsîr, 33/10). Peygamberimize salavat getirmek, ümmetin ona olan sevgi ve bağlılığını ifade ettiği gibi, onun şefaatine vesile olma arzusunun da göstergesidir (Müslim, Salât, 70).
Hz. Muhammed (asm), kendisine salavat getirilmesini istemekle yüceltilmek değil, ümmetin duasına ortak olmak istediğini beyan etmiştir (Müslim, Salât, 70). O, Allah’ın rahmetine en layık olan olmakla birlikte, bu ihtiyacı dile getirerek en büyük tevazuyu sergilemiştir (Kur’an Yolu Tefsiri, 4/399). Vefatı bu manevî irtibatı kesmez; çünkü o manevî şahsiyetiyle ümmetinin dualarına ve salavatlarına ortaktır (Müslim, Salât, 70).
Salavat, sadece bir dua değil, Hz. Peygamber’e bağlılığın, ona duyulan sevginin ve onunla manevî bağın ifadesidir (Ahzâb, 33/56). Allah ve meleklerin salât ettiği bir Peygamber’e ümmetin de salât etmesi, dinî bir görevdir (Kur’an Yolu Tefsiri, 4/398).
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.