35,5701$% 0.4
36,6610€% 0.12
43,4410£% 0.05
3.093,03%0,00
2.706,47%-0,33
9.931,08%0,65
İnsan, hayatını sürdürürken Allah’ın kendisine lütfettiği her türlü nimeti doğru bir şekilde kullanmalı ve bu nimetleri sadece geçici dünyası için değil, ebedî âhiretini kazanmak için de kullanmalıdır. Allah’ın verdikleri, sadece dünyevi bir kazanç sağlamayı değil, aynı zamanda sonsuz bir hayat olan âhirette de ona fayda sağlamalıdır. Bu gerçek, Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde sıklıkla vurgulanan bir öğüttür. İnsan, sahip olduğu her nimeti, dünyada da faydalı olacak şekilde kullanırken, âhiret için de hazırlık yapmalıdır.
Kur’an-ı Kerim’de bu konuya dair çok açık bir öğüt bulunmaktadır. Kasas suresinin 77. ayetinde şöyle buyurulmaktadır:
“وَابْتَغِ فِيمَا آتَاكَ اللَّـهُ الدَّارَ الْآخِرَةَ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا”
“Allah’ın sana verdikleriyle ebedî âhiret yurdunu mâmur etmeye gayret göster ve dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas, 77)
Bu ayet, insanın dünyada ve âhirette nasıl bir denge kurması gerektiğini öğreten çok kıymetli bir nasihattir. Ayetin her iki bölümü de insanın hayatında bir denge kurması gerektiğine işaret eder. Şimdi bu ayeti detaylı bir şekilde tefsir edelim.
Kasas suresindeki bu ayet, dünya ve âhiret arasında nasıl bir denge kurulması gerektiğini açıkça anlatır. Buradaki temel mesaj, Allah’ın insanlara verdiği nimetleri doğru bir şekilde kullanarak, hem dünya hayatında hem de âhirette başarılı olmaktır.
Âhiret İçin Çalışmak:
Ayetteki “dâr-ı âhiret” ifadesi, insanın ebedî hayatını kazanacağı âhiret yurdunu ifade eder. Bu dünya, geçici bir hayattır ve insan, burada sahip olduğu her türlü nimetle sadece geçici zevkler ve maddi kazançlar için değil, aynı zamanda Allah’ın rızasını kazanmak ve ebedî hayatta daha yüksek derecelere ulaşmak için de çaba sarf etmelidir. Ayetin bu bölümünde, Allah’ın insana verdiği her türlü nimeti, malı, gücü, zamanı, bilgiyi ve sağlığı, âhiretini kazanmak amacıyla kullanması gerektiği öğütlenir. Bu, sadece bireysel ibadetler ve dini vecibelerle değil, aynı zamanda başkalarına yardımcı olmak, insanlara iyilikte bulunmak, toplumda adaletli bir şekilde yaşamak gibi eylemleri de kapsar.
Dünyadaki Nasibini Unutmamak:
Ayetin devamındaki “ve dünyadan da nasibini unutma” ifadesi ise, insanın sadece âhiret için çalışırken dünyayı göz ardı etmemesi gerektiğine işaret eder.
İslam, dünyayı terk etmeyi değil, onu âhiret için bir araç haline getirmeyi öğretir.
İnsan, âhireti kazanmak için çalışırken dünyada da sorumluluklarını yerine getirmeli, ailesine, çevresine, etrafına ve topluma faydalı olmalı, sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmelidir. İslam’da dünya, âhireti kazanmak için bir araçtır. Ne dünyayı tamamen terk etmek gerekir, ne de dünya için her şeyin yapılması gerekir. Dünya ve âhiret arasında bir denge kurmak esastır.
Bu ayet, Müslümanların hayatlarında nasıl bir denge kurmaları gerektiğini öğretir. Allah, insanlara dünyada da bazı nimetler verir, ancak bu nimetler geçicidir. Önemli olan, bu nimetleri doğru bir şekilde kullanarak hem dünyada huzur içinde yaşamak hem de âhireti kazanabilmektir. Bu dengeyi sağlamak, Müslümanlar için büyük bir sorumluluktur.
İslam, dünyada yaşarken, Allah’ın verdiği nimetlerden yararlanmayı ve sağlıklı bir yaşam sürmeyi öğütler. Bu, doğru işlerde çalışmak, hayırlı hizmetlerde koşturmak, aileyi geçindirmek, toplumsal sorumlulukları yerine getirmek gibi eylemleri içerir. İslam, dünya nimetlerinin Allah’tan birer emanet olduğunu öğretir. Bu nedenle, dünya hayatını boşuna harcamamak ve Allah’ın rızasını kazanarak yaşamak gerekir.
Dünyadaki sorumluluklarımızı yerine getirirken, âhiretimizi de unutmamalıyız. İbadetlerimizi düzenli bir şekilde yerine getirmek, sadaka vermek, muavenette bulunmak, başkalarına iyilik yapmak ve Allah’ın emirlerine uymak, âhireti kazanmak için önemlidir. Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na yakın olmak için, dünya işlerini âhiret amellerine dönüştürmeliyiz.
Bir hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v), dünya ve âhiret arasındaki dengeyi şöyle ifade etmiştir:
“مَنْ جَعَلَ يَوْمَهُ كَالْيَوْمِ الَّذِي قَبْلَهُ فَهُوَ فِي خَسَارَةٍ”
“İki günü birbirine denk olan, zararda demektir.” (Tirmizî, Zühd, 64)
Bu hadis, bir insanın her günü bir öncekine benzer şekilde geçirmesinin, gelişim ve ilerleme kaydedemediği anlamına gelir. Bu da onun zamanını boşa harcadığını ve kayıp yaşadığını gösterir. İnsanın dünyevi ve uhrevi işlerini dengeli bir şekilde yürütmesinin önemini vurgular. Bir insan, yalnızca dünyevi işlerine odaklanıp âhireti ihmal ederse, aslında zarar etmiş olur. Ancak dünyada çalışıp aynı zamanda âhiretini kazanmaya gayret gösteren kişi, gerçek başarıyı elde eder.
Ve Bir Nasihat!
Allah, insanlara dünyada bazı nimetler verir, ancak asıl olan bu nimetleri âhiret kazancı için kullanmaktır. Dünya ve âhiret arasındaki dengeyi sağlamak, hem bireysel huzuru hem de toplumsal adaleti sağlar. Her Müslüman, dünyada sahip olduğu her şeyi Allah’ın rızasını kazanmak ve âhirette başarılı olmak için kullanmaya çalışmalıdır. Bu, sadece dünyevi kazanç elde etmek değil, aynı zamanda başkalarına iyilikte bulunmak, adaletli olmak, yardımlaşmak ve Allah’a karşı sorumluluklarımızı yerine getirmektir.
Allah, bizlere verdiği nimetleri en iyi şekilde kullanmayı nasip etsin. Dünya ve âhiret arasında denge kurarak, her iki dünyada da en güzel nasipleri bizlere versin. Amin.
Ata DURAN
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.