36,0035$% 0.09
37,2355€% 0.13
44,7347£% 0.18
3.354,82%1,42
2.904,88%1,56
9.890,53%-0,61
Allah’ın Değişmez Yasası: Hak ve Batıl Arasındaki İlahi Kanun
Allah’ın Sünneti ve Değişmezliği
Kur’an-ı Kerim, tarih boyunca tecelli etmiş ilahi kanunları “sünnetullah” kavramıyla ifade eder. Bu kanunlar, hak ile batıl mücadelesinde Allah’ın değişmeyen ilkelerini ortaya koyar. “سُنَّةَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلُ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا”“Allah’ın daha önce gelip geçmiş olan sünneti (kanunu) budur. Allah’ın sünnetinde asla bir değişiklik bulamazsın.”(fetih,23) Bu ayette Allah, evren ve toplumsal düzen üzerinde koymuş olduğu ilahî kanunların değişmez olduğunu, geçmişteki kavimler ve toplumlar için geçerli olduğu gibi, gelecekte de aynı şekilde geçerli olacağını vurgulamaktadır. Ayet, bu hakikati açıkça ortaya koymaktadır. Bu ilahi sistem, insanlık tarihinin her döneminde aynı şekilde işleyerek müminlere umut, zalimlere ise bir uyarı olmuştur. Allah’ın yardımı, adaleti ve zaferi hiçbir şekilde değişmez; bu kanunlar kıyamete kadar baki kalacaktır.
Allah’ın Sünneti: Hak Edene Yardım, Düşmana Hezimet
Allah, tarih boyunca hakka sahip çıkanları desteklemiş, batılı savunanları ise hezimete uğratmıştır. Bu ilahi kanun, Allah’ın adaletine ve rahmetine dayanır. Kur’an-ı Kerim’de Allah şöyle buyurur:
إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَ
وَإِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ
“Şüphesiz ki onlar mutlaka yardım göreceklerdir. Bizim ordularımız elbette üstün gelecektir.” (Saffât, 37/171-173)
Bu ayetler, Allah’ın dostlarına yardım etme ve düşmanlarını mağlup etme konusundaki sünnetinin değişmez olduğunu gösterir. Bu, sadece geçmiş peygamberler dönemine değil, aynı zamanda bugün de geçerlidir. Ne kadar büyük sıkıntılarla karşılaşılırsa karşılaşılsın, Allah’ın yardımı mutlaka gelir. Bunun birçok örneği tarih boyunca defalarca görülmüştür.
İnananlara İlahi Güven Aşılanması
Allah, müminlerin kalbine zaferine dair tam bir güven ve inanç yerleştirir. Bu güven, Allah’ın değişmez kanunlarına olan teslimiyetin bir sonucudur. Kur’an-ı Kerim’de Allah, müminlere olan vaadini şu şekilde teyit eder:
سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
“Önceden gelip geçenler hakkında Allah’ın sünneti böyledir. Allah’ın sünnetinde asla bir değişiklik bulamazsınız.” (Fetih, 48/23)
Bu ayet, hak ehlinin kazanan taraf olacağına dair Allah’ın vaadidir. Hiçbir güç, Allah’ın koyduğu bu kanunları değiştiremez. Bu ilahi sistem, müminlerin kalbinde sabır ve metanet oluşturur. Her zorlukla beraber gelen kolaylık, Allah’ın sünnetinin bir tezahürüdür.
Allah’ın Sünnetine Tarihten Örnekler
Tarih boyunca hak ile batıl arasındaki mücadelede, Allah’ın sünneti galip olan tarafın hak ehli olduğunu göstermiştir. Peygamberlerin hayatlarında ve ümmetlerin tarihinde bu kanunun sayısız örneği vardır. Mesela Hz. Musa (a.s.)’ın Firavun karşısındaki zaferi, Hz. İbrahim (a.s.)’ın Nemrut’a karşı gösterdiği direnç, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in dini tebliğdeki yaşadığı sıkıntılar ve sonuç, Allah’ın sünnetinin tarihe yansıyan örneklerindendir.
Kur’an’da bu hakikate işaret eden şu ayetler yer alır:
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ
إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَ
وَإِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ
“Andolsun ki elçilerimize olan sözümüz geçmişte de gerçekleşmiştir: Şüphesiz ki onlar yardım görecektir. Ve bizim ordularımız mutlaka üstün gelecektir.” (Saffât, 37/171-173)
Bu ayetler, Allah’ın peygamberlerine ve onları takip eden müminlere yardım edeceği sözünün değişmez olduğunu açıkça ifade etmektedir.“Ordumuz” yani Allah’ın ordusu ile kastedilen, Resûlullah (s.a.s.) ile birlikte savaşan mümin ordularıdır. Ayrıca Allah’ın emriyle müslümanlara yardım eden gizli güçler, melek orduları vb. de kastediliyor olabilir. Allah Teâlâ, peygamberlerini ve onlara tabi olan mü’minleri mutlaka galip ve muzaffer kılacağını üst üste tekitlerle va‘detmektedir. Ancak bu, peygamberlerin her zaman siyasî sahada galibiyet sağlayacakları mânasına gelmez. Galibiyet elde edilecek olan sahalar çoktur ve siyaset bunlardan sadece biridir. Nitekim peygamberler, siyasî başarı kazanamadıkları birçok yerde ahlâkî başarılar elde etmişlerdir. Bazı kavimler kendilerine gelen peygamberleri yalanlayarak, onları reddettiklerinde helâk olmuşlardır. Ancak cahilî düşünce ve inanışlar geçici bir süre rağbet görmüş olsalar dahi, kısa bir zaman sonra silinip gitmişlerdir. Fakat peygamberlerin getirdikleri gerçek, binlerce sene geçmiş olmasına rağmen bugün de hakikattir, kıyamete değin de hakikat olarak kalacaktır. Hayır dâimîdir, şer ise ârizîdir; dâimî olan ârizî olandan her zaman daha güçlü olacaktır. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Allah: «Ben ve peygamberlerim mutlaka ve mutlaka galip geleceğiz» diye hükmetmiştir. Şüphesiz Allah, çok kuvvetlidir, karşı konulamaz bir kudrete sahiptir.” (Mücâdile 58/21)
Sünnetullah’ın Hikmeti: Teslimiyet ve Şükür
Allah’ın sünneti, sadece bir vaatten ibaret değildir; aynı zamanda müminlere teslimiyetin, sabrın ve şükrün yollarını öğretir. Allah’ın sünnetine iman edenler, zorluklar karşısında direnç gösterir ve kazandıkları zaferlerde de şükrü elden bırakmazlar. Kur’an’da şu ayet, bu durumu teyit eder:
وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
“Allah’ın sünnetinde asla bir değişiklik bulamazsın.” (Ahzâb, 33/62)
Bu teslimiyet ve güven, müminlerin hayatını şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Tarih boyunca Allah’a tevekkül edenlerin kazandığı zaferler, bu ilahi kanunun hikmetini anlamamız için birer vesiledir.
Sünnetullah’a Güvenmek ve Ona Uygun Yaşamak
Allah’ın sünnetine iman edenler, onun vaadinin kesinliğine teslim olurlar. Bu teslimiyet, sıkıntılar karşısında sabrı, zafer anında ise şükrü gerektirir. Allah’ın sünneti, hem dünya hayatında hem de ahirette kurtuluşun yegâne yoludur.
Bu nedenle Kur’an’da şu hakikat tekrar tekrar vurgulanır:
سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
“Önceden gelip geçenler hakkında Allah’ın sünneti böyledir. Allah’ın sünnetinde asla bir değişiklik bulamazsınız.” (Fetih, 48/23)
Allah’a ve onun sünnetine güvenmek, hakikatin ve kurtuluşun adresidir. Müminlere düşen görev, bu ilahi sisteme uygun şekilde yaşamak ve Allah’ın vaadine teslim olmaktır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.