34,7585$% 0.1
36,5457€% 0.12
44,0332£% 0.18
2.951,71%0,29
2.641,18%0,16
9.681,11%0,30
** Bakışlarımız sabitlenmiş, kaşlarımız çatılmış ya da bağırıp çağırıp saldırganlaşmaya başlamışsak öfkelendiğimiz çok belli.
**
O esnada kalp atışımız hızlanıyor, kan basıncımız yükseliyor, vücut ısımız artıyor. Anlaşılmadığımızı, haksızlığa uğradığımızı düşünüyoruz. Hislerimizi uygun biçimde ifade edemediysek baş ağrısı, dolaşım sorunları, mide problemleri, duygusal sorunlar, kaygı, depresyon vb. problemler bize merhaba diyor.
**Hatta çok sinirli olanların kalp krizi geçirme olasılığı hayli artıyor. Fark etmişsinizdir; devamlı olarak yanındakileri aşağılama, eleştiri, alaycı yorumlar genellikle öfkelerini yapıcı bir şekilde ifade etmeyi öğrenemeyenlerin tepkileri oluyor. Haliyle sağlıklı ve uzun süreli ilişkiler kuramıyorlar.**
Bu devirde çoğu duygunun hakkını veremiyoruz. Neyi ne kadar seveceğimiz gibi kime ne kadar öfkeleneceğimizi de bilemiyoruz. Çocuğumuz ahlak kurallarını ihlal ederken görmezden geliyoruz. Fakat deneme sınavında 2 neti az çıktı diye felaket öfkelenebiliyoruz.
**Kişi en ufak sorunlarda bile hep sinirli tepkiler veriyorsa bir müddet sonra bu karşı tarafta alışkanlık yapıyor. Daha kötüsü küçük-büyük her şeye öfkelenen kişinin gerçekten önemli bir konudaki tepkisi bile etkisizleşiyor. **Mesela her şeye öfkelenen bir anneye çocuğu “Anne yine atarlardın.” cevabını verebiliyor. Bir öğretmene küçük öğrencisi “O kızgın bir öğretmen aman uzak dur.”, işyerinde de “Hanımı kahvaltı hazırlamamış, surat yapıyor bize.” gibi ifadeler, yersiz ve dozundan fazla gösterilen öfkelerin doğurduğu duyarsızlaşma işaretleridir.
İletişim danışmanı Neriman Kara’ya göre öfkenin en tehlikeli ve yıpratıcı yansımalarından biri susarak muhatabını kendinden men etmek. Bu tepki iletişimi tamamen koparıyor. Kara, en çok da öfkeyi kontrol ettiğimizi zannettiğimiz ama aslında sadece hasıraltı yaptığımız durumlarda iki tarafın da hasar gördüğüne dikkat çekiyor.
Zira bu pasif sabır, pasif agresifliğe sebep oluyor. Gerçekte göstermemiz gereken ise aktif sabır. Neriman Kara, Nebiler Serveri’nin öfkelendiği durumlarda sergilediği tabloyu örnek göstererek O’nun muhatabının kapısını tekrar çalacak kadar sevdiğini ve ilişkisini devam ettirdiğini hatırlatıyor. Fakat bizler öfkemizi yuttuğumuzu, sabrettiğimizi zannedip sadece tahammül ediyor ve biriktirip bardağı taşırıyoruz.
Her bireyin öfkesini gösterme şekli farklı farklı. Kimi inkar ederek, kimi susup yanıt vermeyerek, alay ederek, suçlayarak, misilleme yaparak, problemden kaçarak, bazen konuyu değiştirerek, karşı tarafı suçlu hissettirerek, eleştirerek, niyet okuyarak, tuzak kurarak, eski yaraları deşerek veya kendinden yoksun bırakarak gösteriyor.
**Bilindiği üzere, gazap yani öfke; hışım, aşırı hiddet, hoşa gitmeyen bir hâdise karşısında intikam arzusuyla heyecanlanma ve saldırganlık hali gibi manalara geliyor. Aslında bu duygu, suistimal edilmediği takdirde tedbirli olmaya yarayan bir güç. Çünkü Allah insana, dışarıdan gelecek saldırılardan kendisini muhafaza etmesi için ‘kuvve-i gadabiye’ (öfke hissi) dediğimiz duyguyu vermiş. İnsanın, gereken yerlerde güç ve kuvvetin hakkını vermesi, cesaretli davranması, ırz, namus, vatan, can, mal, nefis ve neslini koruması ancak bu duygu sayesinde mümkün.**
**Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyuruyor: “Kuvvetli kimse, sırtı yere gelmez pehlivan değildir; hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen, gazap anında kendisine hâkim olan insandır.” Zira aşırı öfke aklın afeti oluyor.**
Hadis-i şerifin manası hiç kimseye ve hiçbir şeye kızmama, hiç hiddet göstermeme, anlamına gelmiyor elbette. Öfke fıtrî olduğundan sökülüp atılamıyor. Burada kastedilen bu duyguyu akıl ve iradenin eline vermek ve böylece kızgınlığın yönünü değiştirmek, onu hayır yolunda kullanmak.** Nefsin isyanlarına karşı öfkelenip onun terbiyesi ve dinin ihyası için daha çok çalışmalı. Kendimizi sık sık kontrol etmeli ve şayet öfkemiz Allah için değilse, ona az da olsa nefsânîlik karışmışsa, sakinleşmeli ve affedici olmalı.**
**Öfkemizi kontrol etmenin yolları**
Öfkeyi doğru biçimde ifade etme becerisine ‘öfke kontrolü’ deniliyor. Bu duyguyu kendimize ve çevremize zarar vermeyecek şekilde kontrol edebilmek için pek çok yöntem bulunuyor:
**Gevşeme**: Derin nefes alın ve kendinizi çok rahat hissettiğiniz bir ortamda hayal edin.
**Düşünce biçimini değiştirme**: Öfkenin bir şeyleri düzeltmeyeceğini ve kendinizi daha iyi hissettirmeyeceğini hatırlatmak gerekiyor.
**
**
**Problem çözme**: Sorunun çözümü için bir plan yapın. Sorun çözülmese de sabırlı olmayı öğreneceksiniz.
**İletişim becerilerini geliştirmek**: Aklınıza ilk gelen şeyi söylemeyin, sakin olun ve diğer kişinin söylediklerini dikkatlice dinleyin. Hemen savunmaya geçmeyin, misilleme yapmayın.
**Mizah**: Mizah kullanayım derken alaycı ve aşağılayıcı olmayın. Çünkü bu sağlıksız öfke ifadesinin başka bir yolu.
**Çevreyi değiştirmek**: Gün içinde özellikle stresli olacağını bildiğiniz saatlerde sadece kendiniz için zaman ayırın. Abdest alıp, iki rekat namaz kılmak öfkenin dinmesinde en etkili yöntem.
**Zamanlama**: Eğer siz ve eşiniz bazı şeyleri günün aynı saatinde konuşuyorsanız ve bu hep tartışma ile sonuçlanıyorsa, konuşma saatinizi değiştirin.
**Kaçınma**: Sizi öfkelendiren şeylere bakmamaya, onlarla karşılaşmamaya çalışın.
ÖFKE SEBEPLERİ
**
**
**Genler**: Psikoloji alanında yapılan araştırma sonuçlarına göre, kişiliğimizin en az yüzde 50’si genetik olarak programlanıyor.
**
**
**Sağlık durumu**: Bedensel bir engelin olması, çoğu zaman yorgun hissetmek, gerilim, dengeli beslenmemek, sağlık problemleri, kronik hastalıklar vb.
**
**
**Çevre**: Trafik, ilerlemeyen bir kuyruk, hava şartları, politik baskılar vb.
**Yaklaşım ve beklentiler**: Doğruluk, dürüstlük, adalet, nezaket, herkesin işini iyi yapması, kurallara uyulması gibi beklentilerin yerine getirilmemesi.
**İş koşulları**: İşyerinde işlerin istenildiği gibi gitmemesi, çatışma, rekabet, terfi ettirilmeme, ücret azlığı vb.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.