Muhterem Müminler,
Aile, İslam’ın kutsal ve vazgeçilmez bir kurumudur. Hahamımız, insan yaratılışları sırasında ona bir eş lütfetmiş ve bu eşten bir nesil var olmuştur. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِن ْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثِيرًا وَنِسَاءً وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي تَسَاءَلُونَ بِهِ وَالْأَرْحَامَ إِنَّ اللَّ هَ كَانَ َع لَيْكُمْ رَقِيبًا”“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini var eden ve ikisinden birçok erkek ve kadın türünden Rabbinizden sakının! Adınızı anarak birbirinizden dilekte bulunmak Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının! Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa, 1) Bu ayet, Allah’ın insan yaratılışlarını ilk olarak aileyi kurduğunu ve insanlığın devamını gösterdiğini göstermekte, insanın neslinin aile yolunda devam ettiğini ve Allah’ın gözetiminde olduğunu belirtmektedir. Aileyi yaratan Allah’ın, onu korumasının ve ona değer vermenin arttığı vurgulanmıştır. Bu nedenle İslam’da aileye olan sorumluluk büyük bir vecibe olarak ortaya çıkmaz.
Ayette يَا أَيُّهَا النَّاسُ “Ey insanlar!” hitabı, yalnızca müminlere değil tüm insanlara, aileye dikkat edinmektedir. Âyette اتَّقُوا اللَّهَ “Allah’a saygısızlıktan sakının” yerine اتَّقُوا رَبَّكُمُ “Rabbinizden sakının” meâlinde bir kullanırsınız. Rab ismi, insanların yaratıcı ile olanlarında uygun düşer, çünkü yaratmayı ve çoğaltmaya var olmayı kaybetmeyi ödemeyi sağlar.
Âyette önce الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ “sizi bir nefis tekten yaratan” denilmiş, sonra وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا “ondan da eşini yaratan” buyurulmuştur; Âyette, insanın “bir tek nefisten” yaratıldığı ve ondan da eşinin yaratıldığı belirtildi. ayırma ifadesi, Hz. Havva’nın Hz. Adem’in kaburgasından yaratıldığı inancını desteklemez. Kadınların kaburga kemiğinden yaratıldığına dair hadisler, kadın ile erkeğinin fitrî farklılıklarını vurgulayan mecazî bir anlatımdır. Bu benzetme, kadının doğal yapısının değişmemesini ifade eder. (Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 S:12). Kur’an, insanın kadın ve erkekten oluşan aile yoluyla sürdüğünü ve bu bakımı Allah’ın korumasında neslinin olduğunu vurgular
Değerli Müminler,
Peygamberimiz (sas), ailenin bireyin huzuru ve mutluluğunun iman ve güzel ahlakla sağlanması emredilmiştir. O, bir Müslüman ailenin iyi davranmasının imanın bir göstergesi olduğunu şu şekilde ifade etmiştir:
خَيْرُكُمْ خَيْرُكُمْ لِأَهْلِهِ وَأَنَا خَيْرُكُمْ لِأَهْلِي
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en iyi davrananınızdır. Ben de sizin içinizde ailesine en iyi davrananınızım” (Tirmizî, Menâkıb 63) Resûl-i Ekrem (s.a.s), ailesiyle kurduğu iyilik dolu ilişkiyi bize en değerli model olarak sunmuştur. Çünkü aile, bir ömür boyu sevgi, huzur ve güvenin yeşereceği en samimi sığınaktır. İslam ahlakının temeli, aile içinde nezaketle, hoşgörüyle ve sevgiyle muamele etmektir. Resûlullah (s.a.s), ailesine karşı her zaman şefkatli ve nazik olmuş, aile reisinin sorumluluğunu şu hadisle ifade etmiştir:
أَلَا كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ
“Allah her yöneticiye, yönettiği şeylerden sorumluluk yüklemiştir. Aile reisinin ailesinden sorumlu olduğunu soracaktır.” (Nesâî, Cihad 9) Bu hadis, İslam’da liderlik ve sorumluluk anlayışını vurgulayan önemli bir metindir. Hadiste geçen “Her biriniz bir çobansınız ve her biriniz yönetimi altındaki şeylerden sorumlusunuz” ifadesi, bireylerin çeşitli toplumsal rollerine göre sorumluluk taşıdığını belirtir. Hadisle ilgili bazı temel noktalar:
1. Sorumluluk Bilinci: Hadis, kadın erkek her bireyin bir tür yönetici olduğunu ve kendi sorumluluk alanlarında aile, toplum, iş yeri vb. dikkatli olması gerektiğini ifade eder. Bu, toplumsal düzenin sağlanması ve bireylerin birbirine olan yükümlülüklerinin yerine getirilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir.
2. Aile Reisinin Rolü: Hadiste özellikle aile reisinin ailesinden sorumlu olduğu belirtilir. Bu, ailenin korunması, eğitilmesi ve maddi manevi ihtiyaçlarının karşılanması gibi yükümlülükleri içerir. Aile reisinin, çocuklarına ve eşine karşı sorumlulukları olduğu gibi, onların haklarını da gözetmesi gerekir.
3. Toplumsal Sorumluluk: bireylerin sadece kendi aileleriyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bulundukları topluma, ülkeye karşı da sorumluluk taşıdığını hatırlatır. Toplumun her bireyi, diğerlerinin haklarına saygı göstererek, onlara destek olmalıdır.
Bu hadis, İslam toplumunda liderlik ve sorumluluk anlayışının temelini oluşturur. Her bireyin kendine verilen rolleri ciddiyetle üstlenmesi ve bu bağlamda sorumluluklarını yerine getirmesi beklenmektedir.
Kıymetli Müminler,
Aileyi korumak ve ona gereken önemi vermek, inananlar için hem dünya hem de ahiret mutluluğu adına zorunludur. Unutmayalım ki, aile, toplumu oluşturan en küçük birimdir. Eğer aile sağlam ve huzurlu olursa, toplum da huzurlu olacaktır. Allah, bizlere aile ile dede, anne, baba, eş, çocuk, torun ve kardeş olmayı lütfetmiştir. Ailede sevgi, saygı ve merhametin egemen olduğu bir ortam, hem dünyada hem de ahirette mutluluğun kapılarını açar. Rabbimiz insanlara, aileyi bir rahmet ve huzur vesilesi olarak bağışlamıştır. O’nun bu lütfuna karşılık, ailelerimizi korumalı, sevgi ve merhametle davranmalıyız. İslam, ailenin huzurunu, toplumun refahı için vazgeçilmez bir unsur olarak görmüştür. Kur’ân ve hadisler, aile yapısının korunması hususunda pek çok uyarı ve tavsiye sunar. Aile, sevgi ve fedakârlıkla kurulur; adalet ve vicdanla ayakta kalır; ülfet ve merhametle korunur.Peygamberimiz (s.a.s) hayatı boyunca kimseyi incitmemeye gayret göstermiştir. Eşlerine daima sabır ve nazik bir hoşgörüyle yaklaşmış,
لَا يَفْرَكْ مُؤْمِنٌ مُؤْمِنَةً إِنْ كَرِهَ مِنْهَا خُلُقًا رَضِيَ مِنْهَا آخَرَ
“Mümin, eşine karşı nefret beslemesin; bir yönünü beğenmese de, mutlaka razı olacağı bir başka yönü vardır.” (Sahih-i Müslim) buyurarak bizleri olumluyu görmeye ve insaflı olmaya çağırmıştır. Hayırlı bir mümin, hayatın yükünü omuzlayan aile bireylerinin kıymetini bilir. Sadık bir eş, nikâh sırasında verdiği sözü tutar; vefalıdır. İyi bir baba, ailesinde adalet ve merhametiyle sevilir. Aile bireyleriyle iyilik yolunda omuz omuza yürür. Peygamberimiz,
مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ
“Allah’a ve ahiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun.” (Sahih-i Buhari, Edeb, 31) buyurarak bize dünyada hayırlı sözler söylemeyi öğütlemiştir. Ailemize güler yüz, güzel söz, takdir ve teşekkürden kaçınmamalıyız. Aile, hayat boyu birlikte yürüdüğümüz en değerli hazinedir; eşlerimize ve çocuklarımıza nazik ve merhametli davranmalıyız. Aile, maddi ve manevi bir sığınaktır ve ihmal edilmemesi gereken bir emanettir.
Kıymetli Cemaat,
Bediüzzaman Hazretleri, evlilik hayatını ebedi bir dostluk ve sadakat bağı olarak görür. O’na göre, evlilik, farklı rollerin icra edildiği bir terbiye ve tekâmül alanıdır. Eşlerin birbirine karşı sorumlulukları, hayatın her aşamasında hikmetle şekillenir. Üstad Hazretleri, sevginin Allah’a ait olduğunu vurgular. Kadının en değerli güzelliği, dış görünüşten ziyade samimi şefkati ve iç güzelliğidir. Bu güzellik zamanla artar ve eşler arasındaki muhabbeti güçlendirir.
Değerli kardeşlerim, Bediüzzaman Hazretleri, eşler arası bu ilişkiler derin bir hikmetle ele almıştır. O’na göre, evlilik hayatı farklı rollerin icra edildiği bir terbiye ve tekâmül alanıdır. Eşlerin birbirlerine karşı olan sorumlulukları, hayat her aşamada hikmetle şekillenir ve onun basamakları, kendine has düsturlarla doludur. Bu birlikte, eşler birleşen örtülerden oluşur; parçalardaki günahlardan koruyarak, zırh ve siper görevi görürler.
Üstad Hazretleri, evliliği ebedi bir dostluk ve sadakat bağı olarak görür. Eşlerden birinin mütedeyyin olması, diğerinin de onu taklit ederek salih veya saliha olmasına sebep olabilir. Huzurlu bir evlilik, bu tarz bir uyum ve karşılıklı gelişme ile güçlenir. Ayrıca eşlerin zaman zaman ayrıntılarını gözden geçirip, herkesin nasıl etkilendiğini sorgulamalarını hatırlatır. Bu muhasebe, evliliğin ilahi hikmetlere uygun bir şekilde devam etmesini sağlar. Sevgi, Kur’an’ın bildirdiği şekilde, ahirette de devam edecek olan ebedi bir arkadaşlık vaadiyle daha da anlam kazanır.( Yirmi Dördüncü Lem’a)
Hahamımızın Kur’an-ı Kerim’de öğrettiği şu dua ile hutbemizi bitirelim:
“رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجَْلْنَاع لِلْمُتَ ّقِينَ إِمَامًا” ”Rabbimiz! Eşlerimizi ve ürünlerimizi bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”(Furkan,74)
Allah Teala neşeli ailelerin nasip etsin. Rabbimin ailelerine karşı sorumluluklarımızı yerine getirenlerden eylesin. Ailelerimizi İslam ahlakıyla bağışlanmış bireylerden kılsın. Türkiyede ki magdur mazlum ailelerimize huzur ve sükunet versin.
Derleyen
Erdal Atak