ADALET YOKSA BOŞLUĞUNU ZENGİNLİK, AZGINLIK VE ZULÜM DOLDURUR
İnsanın değeri artarsa eşyanınki düşer.
Hindistan’da büyük bir ekonomik kriz yaşanır. Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları hiç görülmemiş bir şekilde artar pahalılık artık halkın dayanamayacağı bir duruma gelir. Halk M. Yusuf Kandehlevi’ye gidip pahalılıktan yakınırlar.
Kandehlevi onlara şu nasihati yapar: “İnsanlar ve eşyalar, Allah katında terazinin iki kefesi gibidir. Eğer Allah katında insanın değeri artarsa eşyanın değeri düşer ve fiyatlar ucuzlar. Ama eğer Allah katında insanın değeri düşerse eşyanın değeri artar ve pahalılık olur.
Unutmayalım! Allah katında insanın değerini arttıran en önemli ilkeler; Tevhid (iman), adalet, merhamet ve kardeşliktir.
Allah katında değerimiz ancak adaletle artar. Çünkü rabbimiz buyuruyor ki;
“Allah, adil olanları (adaletle hükmedenleri) sever.” (Hucurat, 9)
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun; çünkü o, takvaya en yakındır. Allah’tan korkun! Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır” (Maide ayet/2.) buyurarak adaletli olmayı kesin olarak emretmektedir.
O halde müslüman bir topluma düşen; başta yöneticileri olmak üzere tüm fertlerin adalet ilkesine sıkı sıkıya bağlı olmasıdır. Çünkü dünyaya, mala, makama, servete, şehvete ve şöhrete kapılıp adaletini kaybeden toplumlar Allah katındaki değerlerini de kaybederler.
O halde önce adalet ve şeffaflık olmalıdır. Yoksa fildişi kuleleri-sarayları yönetmek ya da yüzlerce araç konvoyunu, hangarlarda yatan onlarca uçağı kullanmak adalet sahibi bir emir olunduğunu göstermez.
Batının en büyük ekonomiye sahip devletleri gibi; halkın arasında, halktan biri gibi olmaktır. İslam ülkelerindeki liderlerin dertleri adalet, hak, hukuk ve halkın refahı değil ne yazık ki. İşte en büyük tezat da buradadır. Batılı idareciler ise müslüman değiller ama müslüman gibi yaşıyorlar. Doğulu idareciler ise sözde müslümandırlar ama firavunlardan da öte yaşıyorlar.
Troller hikaye okuyup, hikaye yazıyorlar. Söylemleri kara propagandadan başka birşey değildir. Boş konuşup boş yazıyorlar; kendileri söyleyip kendileri inanıyorlar. Şunu unutuyorlar ki, Allah imhal eder, ihmal etmez. Sadece mühlet verir. Tarihin çöplüğünde nice firavunlar azap çekerken kimse isimlerini bile hatırlamıyor. Kalın sağlıcakla.