38,7654$% -0.07
43,5286€% 0.16
51,7275£% 0.09
4.032,05%-0,52
3.237,75%-0,37
9.721,96%0,22
**BEDİRHABER-** Palandöken beyaz düşlerin yağdığı yüce bir dağ. Omuzun da yükünü taşır Anadolu’nun, Erzurum’un. Yüce dağın eteklerinde uzak diyarlardan gelmiş bir çöl misafir konaklamakta asırlardır. Bir gönül süvarsi Abdurrahman Gazi Hazretleri’nin gönül kapısından girmek, mana atmosferinden bir nefes almak için düştük Erzurum’un yoluna.
Erzurum doğunun en güzel illerinde birisi. Tarihin derinlerinde kalan güzellikler şehrin her yerinde bulunmakta. Çok sayıda deprem geçirmesine rağmen camiler ayakta, minareler ezanları en güzel nidaları ile duyuruyor. Şehrin en büyük özelliği ise medreseleri.
Erzurum, **Abdurrahman Gazi Hazretler**i gibi manevi şahsiyetlerin himmetinden olsa gerek ilim şehri aynı zamanda. Çok sayıda İslam alimi yetişmiş bu şehirde. Havasında mı suyundan mı bilinmez ilim yapılacak şehirlerin başında gelir.

Üniversite yönünden şehre giriyoruz. Sağımızda geni bir alana yayılmış üniversite. İlerledikçe sağlı sollu parklarla karşılaşıyoruz. Şehrin ana caddelerinin kesişme noktası olan havuz başından düz Cumhuriyet Caddesi boyunca ilerliyoruz.
Şehrin merkezine geldiğimizde minaresinin güzelliği ile Yakutiye medresesi karşılıyor bizi. Şimdilerde İslam eserleri müzesi olarak görev yapıyor. Medreseyi gezdikten sora hemen ileride Lalapaşa camiini görmemek olmaz diyoruz.
**Abdurrahman Gazi Hazretleri**’nin huzuruna çıkmadan gezdiğimiz bu mekanlar bizi huzur iklimine çağırıyor. İçimize bol oksijen ve bol mana havası çekiyoruz.
Oltutaşı tespihlere bir göz atıyoruz. Allah’ı anmanın en güzel yollarından birsi zikirdir. Zikrin nişanesi de tespihtir. Tespihinde en iyisi oltu taşı ile yapılanıdır.
Tespihlerin dudaklarla ortaklaşa çıkardığı melodilerle Erzurum kalesine de uğruyoruz.

Şehrin merkezinde binlerce talebe yetiştirmiş. Yüzlerce alime medreselik yapmış çifte minare ile şehir merkezindeki yolculuğumuzu taçlandırıyoruz. Öğrencilerin ders gördüğü medrese ilim için yapılmış güzel bir örnek. Öğrencilerin kaldığı odaların kapıları alçak. Çöğrenciler bu kapılarla öğretmen ve ilim önünde eğilmeyi öğreniyorlarmış.
Erzurum’un tarihi ve doğal güzelliğinin önünde bizde eğilip **Abdurrahman Gazi Hazretleri** türbesinin yolunu tutuyoruz. Kars yolundan Palandökene dönen yoldan ilerliyoruz.
Karşımızda enlemesine uzayan ve yüksek bir dağ. Ve dağın eteklerinde görülen bir minare yanında da bir türbe.
Yaklaştıkça heyecanımız biraz daha artıyor. Televizyonlardan gördüğümüz bir olayı da burada denemek istiyoruz. Anlatılan araçların fireni indirilip istop edilince araçlar yokuşa doğru gidiyor deniliyordu. Bizde denedik gerçekten gidiyor araba kendi kendine. Görünürde yokuş yukarı gidiyor. Ancak bir gerçek var ki yapılan araştırmada bunun bir göz yanılgısından ibaret olduğu anlaşılmış.

Burada bir keramet bir hikmet aramak yerine tekrar türbenin yolunu tutuyoruz. Hikmetin büyüğünü kerametin güzelini hep unutarak yalancı ışıklara aldanıyoruz.
Asırlar öncesinden bu kutlu beldeye gelip gönülleri fethetmiş bir ışık eri o. Yurdunu terk etmiş ilk süvari. Önce giden akıncı.
**Peygamberi **çağrıya uyup yollara düşmüş. Geride umutlarını, hayallerini düşlerini bırakmış. Çölde kara yürümüş. Karda yuvarlanarak bir efsane olup çığ gibi büyümüş.
Rivayete göre düşmana karşı verilen bir savaşta Abdurrahman Gazi’nin başı kopmuş olduğu halde başını koltuğuna alıp başsız olarak düşmanı kovalamaktadır. Bunu gören bir kadın sesli olarak, ’Şu adama bakın başı koltuğunda yine de düşman kovalıyor’ deyince, **Abdurrahman Gazi** oracıkta şehit düşer. Düştüğü yere defnedilir.
İşte şimdi biz buradayız. Zamanın durduğu, zamanın yeniden doğduğu yerde onun huzurundayız. Bir çöl kokusu var uzaklardan gelen. Erzurum, çifte minare, kale, aziziye tabyaları ayaklarımızın altında bir süre seyrine dalıyoruz.
Kesme taştan yapılmış türbe gelenleri ile dolup taşıyor. Kadınların ve erkeklerin ayrı kapılardan ziyaret edeceği şekilde yapılmış. Türbeyi ziyaret edenler hemen türbe yanında yapılan camide namazlarını kılıyorlar.

Türbe ve civarı aynı zamanda belediye tarafından piknik alanı olarak ta düzenlemiş. Ağacın az olması sebebi ile ziyaretçiler için metal kapalı oturma alanları yapılmış. Hem güneşe hem de kara dayanıklı olsun diye demir tercih edilmiş.
Uzak diyarlardan gelen bu misafir Erzurumlular tarafından baş tacı edilmekte. Sünnet olan çocuklar sünnetten önce mutlaka buraya getirilmekteler.
O yurdunu yuvasını, sevdiklerini geride bırak sonsuz mesajı iletmek için yollara düşmüş ne ilk nede son kişi. O kervanın halkalarından birisi. Dünden yarına kutlu müjdeyi taşıyan bu kervanın halkalarından biri olmayı hayal edip, önden giden atlılara dudaklarımızı gönderiyoruz.
Erzurum’da bir inanış vardır. Her kim ki Erzurum’a gelip **Abdurrahman Gazi Hazretleri** uğramadan giderse şehirden, mutlaka bir daha bu şehre döner derler. Aslı var mı dır bilinmez ama Erzurum’da kalmama rağmen ziyaret etmedim yıllar önce türbeyi. Yıllar sonrasında çıkıp yine geldim. Hem de onun için özel olarak.
Türbeyi ziyaret ettiğimize göre artık dönüş yolunu tumanın zamanı gelmiş demektir.Karlı dağlardan çöllerin ötesine bir bakış atıyoruz. Mevlanaca söz geçiyor içimizden yolun ne kumu, ne karı ne yokuşu inancın önünde durabiliyor. Ve onunla bitiriyoruz sözü “ Dağlar ne kadar yüce olsa da yollar onun üzerinden geçer.”
**ABDURRAHMAN GAZİ (R.A) **
Abdurrahman Gazi Hazretleri, Sahabe-i Kiram’dan olduğu bilinen bir zattır. Kesme taştan yapılmış bir türbede medfundur. Türbe içindeki mezar bir sandukadan ibaret olup, boyu yaklaşık 5.5 metredir. Rivayete göre münkire karşı verilen bir savaşta Abdurrahman Gazi Hazretleri’nin başı kopmuş olduğu halde başını koltuğuna alıp başsız olarak düşmanı kovalamaktadır. Bunu gören bir kadın sesli olarak, ’Şu adama bakın başı koltuğunda yine de düşman kovalıyor’ deyince, Abdurrahman Gazi Hazretleri oracıkta şehit düşer ve üzerine bu gün ki türbe inşa edilir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.