Bedir Haber

17 Aralık ve Mevlâna

17 Aralık ve Mevlâna
Faruk ÖMEROĞLU( faruk.omeroglu@bedirhaber.com )
176 views
18 Aralık 2014 - 8:17

Tarihi şahsiyetleri üç kategoride ele alabiliriz. Bunlardan ilki, yaşadıkları dönemde değerleri anlaşılmış, hak ettikleri ilgiyi görebilmiş ancak sadece yaşadığı çağı aydınlatan şahsiyetlerdir. İkincisi, yaşadığı çağda pek bilinmeyen fakat ölümünden sonra kıymeti anlaşılan büyüklerdir. Üçüncüsü ise hem yaşadıkları çağda hem de ölümünden sonra yaşantısı ve eserleriyle hem çağına, hem de asırlar sonrasına ışık tutan ve insanların gönlünde taht kuran şahsiyetlerdir. İşte Mevlana bunlardan biridir ve bu manada İslam kültüründeki önemi oldukça fazladır. 

On üçüncü yüzyılın başında Türkistan’ın Belh şehrinde doğan, 17 Aralık 1273 günü Konya’da hayata gözlerini yuman Hz. Mevlâna, Yaşadığımız şu günlerde yeniden keşfediliyor âdeta. Amerika ve Avrupa’da Hz. Pir’in sevgisi ve felsefesi zirveye ulaşmış durumdadır. Bu İlgi o kadar büyüktür ki bugün dünyada en çok okunan eserlerin başını Mevlana’nın Mesnevi’si çekiyor diyebiliriz. Televizyon, bilgisayar, internet, sinema, cep telefonu gibi hayatımızı etkileyen teknolojiye sahip çağımızda, modern olmayan çağlarda yaşayan bir bilginin hikâyelerinin böylesine ilgi görmesi şaşırtıcı bulunabilir. Günümüzün teknolojisiyle donatılmış insanın boş kalan yanına hitap ediyor Mevlâna. Maddeye doymuş insanlar, manevi boşluklarını onun yüzyıllarca önce yazdıklarıyla dolduruyorlar. İnsan sevgisi, Allah’ı keşfetme, hayatın özünü keşfetme gibi son derece önemli hususları O’nun fikirleriyle daha iyi kavrıyor ve hakikat yolculuğunda onunla beraber yola koyuluyorlar. 

Hz. Mevlana gibi büyük mütefekkirler, ait oldukları kültür ve ülkeyi tanıtmada da önemli bir rol üstlenmiştir. Zira Mevlana, 1999 yılında Time Dergisi tarafından yapılan ankette yüzyılın en çok tanınan ve sevilen sufisi seçilmiştir.  Mesnevi, düşünceleriyle yaşadığı çağı ve eserleriyle toplumumuzu gergef gergef işleyen en önemli kaynak olmuştur. Mevlana, Osmanlı İmparatorluğu’nda farklı din mensuplarına gösterilen sevgi ve hoş görünün temelini atmıştır. Bugün de bizi biz yapan değerlere dönülmesi gerekmektedir, tarihimizdeki önemli şahsiyetlerin eserlerinin yeni bir gözle ve yeniden okunması da ayrı bir zaruret olarak karşımızda durmaktadır.

Hz. Mevlana’nın büyüklüğü yaşadığı çağın şartlarıyla da doğru orantılıdır. 13. Yüzyılda, Batı’dan gelen Haçlı Seferleri’nin taş üstünde taş bırakmadığı, Doğu’dan gelen Moğol İstilası ile Anadolu topraklarının savrulduğu, kavrulduğu, Anadolu’da ise çeşitli isyanların ve taht kavgalarının sürdüğü bir ortam vardı. Mevlana işte böyle bir zaman diliminde gelerek, insanlara ümit aşıladı, ufuk ve hedef gösterdi, ebedi olana yaklaşmanın ve sevginin temsilcisi oldu. O, bütün farklılıklar ve çatışmalar arasında bir denge unsuru, umut kaynağı, sevgi ve barış elçisi olmuş, tutuşturduğu sevgi ve dostluk meşalesi bugüne kadar herkesi aydınlatmıştır.

Horasan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan dünyaya açılan sevgi medeniyetinin önemli ve etkili temsilcilerinden biri olan Hz. Mevlâna’nın düşüncesi temelde vuslat, sevgi ve müsamaha kavramlarına dayanır. Vuslat, Cenab-ı Mevlâ ile her an birlikte olduğumuzu unutmamak ve ölümü o sevgiliye kavuşma anı olarak görebilmektir. Sevgi, Yüce Yaratan’ı ve O’nun eseri olan her şeyi sevebilmektir. Müsamaha ise O’na olan derin bağlılığın verdiği özgüvenle farklı olanı hikmet gözüyle anlamaya çalışmak demektir.

Anadolu toprakları bugün, Mevlâna’nın 741 yıl önce yaptığı çağrıyı gönül dünyasından milletler camiasına taşımanın yeni bir heyecanını yaşıyor. Yeni bir dünyaya fiilî olarak adım atarken ben’liği aşmış, geçmişi geçmişte, hayatı bugünde gören; sınırları saygıda ve sevgide bulan; yaratıcıyı insanda, insanı yaratıcıda arayan hoşgörü medeniyetinin dev mümessili yeni nesillerin yetişmekte olduğunu müşahede edebiliyor ve Hz. Mevlana’nın çağrısının daha da kuvvetli bir biçimde yaygınlaşması için çabaların arttığına şahit oluyoruz.

Mevlâna tecrübesinin, modern dünyaya sunduğu barış ve kardeşlik mesajının en önemli niteliği müspet değerler zinciri anlayışıdır. Yani kardeş olmak istiyorsak barış içinde yaşamalıyız; barış içinde yaşayacaksak adaleti ve hukuku elden bırakmamalıyız; adaleti ve hukuku bilgi ve hikmetle tesis etmeliyiz; bilgi ve hikmeti ahlâk ve sevgide aramalıyız; sevginin vatanı bireyin gönül yurdudur; gönül yurdunun sahibi mutlak sevgilidir. Müspet değerler üzerinden döngüsel bir çizgide insanı yakalayan bir felsefe ve hayat görüşüdür Mevlâna’nın çağrısı.

Hz. Mevlânâ ölümünü gerdek gecesi “Şeb-i Arûs” “Sevgiliye kavuşma” günü olarak kabullenmişti. Şeb-i Arûs, fedakârlıkla başlar, ölüm boyunca devam eder, öbür âleme kavuşmakla tamamlanır. Mevlânâ, “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde arama, arif kişilerin gönlündedir. Bizim mezarımız. Burada ölüm (olarak) tezahür ediyorsa da orada doğumdur” der. Yine Rabbine, “Ölmek şeker gibi tatlı bir şey, canı sen aldıktan sonra seninle olunca da tatlı candan da tatlıdır, ölüm” şeklinde seslenir. Böylelikle ölüme bir başka açı kazandırır.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno