BİREYLERİN GİBİ TOPLUMLARINDA SEYR-Ü SÜLUKLERİ VARDIR, KURBANLIK SEÇİLMELERİ.

BİREYLERİN GİBİ TOPLUMLARINDA SEYR-Ü SÜLUKLERİ VARDIR, KURBANLIK SEÇİLMELERİ.

 

Ser levhamızı bir ayetle başlayalım çünkü Allah öfkelerini yutanları seviyor. Ayet bize bu emri tebliğ ediyor..!
Rabbinizin mağfiretine ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da muhsinleri (iyilik ve ihsan sahibi kullarını) sever.” (Âl-i İmrân, 133-134
Tarih Boyu Kurban Olanlar ve Bedel Ödeyenler.
Her fütuhattan önce işlenen günahlar ve bu
günaların bedelini ödeyen kurunun yanında yanan yaşlar ve kurbanlıklar…
Hz. Ademle başlıyor kurbanlık olma hali ve bedel ödeme…
Hazret-i Âdem’in (a.s.) oğullarından Kâbil, aynı batında doğan kız kardeşini almak istedi. Kardeşi Hâbil ise, bunun şerîate uygun olmadığını, diğer zamanda doğan kardeşlerinden birini alması gerektiğini ihtâr etti. Kâbil, bu îkâzı dikkate almayarak kendisinin yaptığı fiilin doğru olduğunu iddiâ etti.
Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise, kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden): ‘Andolsun, seni öldüreceğim!’ dedi. Diğeri de: ‘Allah ancak takvâ sâhiplerinden kabul eder.’ dedi (ve ekledi)” (Mâide, 27)

“Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” (Mâide, 28) evet işte ilk kurbanlık Habildi, katilide kardeşi kabil oldu.
Ardından insanoğlunun hırsları yüzünden nice kurbanlıklar verildi tarih sayfalarında gizli durmakta… Biz Kuran ve siyerde haber verilenlere bakalım…
İşte peygamberlerin atası Hz. İbrahim putları kırdığı için zamanın hükümdarı tarafından ateşe atılarak cezalandırılmış. Tam ateşe atıldığı sırada ateş suya dönüşmüş ve böylece yanmaktan kurtulmuştur. Bu olayın ardından Nemrut tarafından sürgün edilmiştir. O da sırasıyla Babil, Mısır ve Filistin’e göç ederek yaşamına devam etmiştir. Bu süreçte kendisine eşi Sare, yeğeni Lut ve bir avuç havarisi eşlik etmiştir. Böylece Hz İbrahim’in imtihanı Hz. İsmail ile devam eder. Yaşı ilerlemesine rağmen Allah’tan bir erkek evlat istemiş, hatta oğlu olursa onu Allah’a kurban edeceğini söylemiştir. Allah da duasını kabul ederek ona Hz. İsmail’i göndermiştir. Hz. İbrahim, oğlu İsmail büyüdükten sonra Allah’a verdiği sözü yerine getirmeye karar vermiş ve oğlu İsmail’i tam kurban edecekken Allah (c.c.) tarafından İbrahim aleyhisselama bir koç indirilmiştir. Daha sonra Hz. İbrahim oğlu İsmail yerine bu koçu kurban eder. Ve imtihan ishak oğullarında da devam eder.
İşte Yusuf (a.s)…!
Ayet/4- Bir vakit Yusuf babasına: “Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki, onlar bana secde ediyorlar.”dedi.
Ayet/5-Babası: “Yavrum, rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar; çünkü şeytan, insana belli bir düşmandır….!
Yusuf Aleyhisselam’ın kıssası, Kuran-ı Kerim’de “Ahsenü’l-kasas” (kıssaların en güzeli) diye ifadelendirilir ve müstakil bir sûre (Yusuf Suresi) ile anlatılır.
Hz. Yakup’un sevgisinden dolayı kardeşleri kendisini kıskandılar ve sinsi bir plan kurarak onu kuyuya atıp ölüme terk ettiler. Oradan geçen bir kervan Hz. Yusuf’u kuyuda bulup ve onu köle olarak sattı. Hem de kardeşleri tarafından! Rakip cemaat veya parti tarafından degil.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de bu peygamberlerin fazîleti hakkında şöyle buyurmuştur:
“Kerîm oğlu Kerîm oğlu Kerîm oğlu Kerîm; İbrâhîm oğlu İshâk oğlu Ya’kûb oğlu Yûsuf’tur.” (Buhârî, Enbiyâ 19, Tefsir 12/1)
Allah’ın ve Resulü’nün de övgüleri ortada işte! İmtihan, bedel ödeme, kurbanlık seçilme ve sonunda kurban olma kaderin bir yolu…
Ya’kûb -aleyhisselâm-’ın oğullarından Yehûda, Robil ve Şem’un, babalarının Yûsuf’a gösterdiği husûsî alâka ve muhabbetin hikmetini kavrayamadılar. Kıskandılar da ve haset onları ilerde çok mahçup edecek suçu işlemeye sevk etti ve Hz. Yusuf’u kurban ettiler.

Dili kesilerek öldürülen İbnü’s-Sikkît ise şöyle demiştir:

“İnsanın, dilinin sürçmesiyle uğrayacağı musîbet, ayağının sürçmesi ile uğrayacağı musîbetten çok daha büyük olabilir! Zîrâ insanın ayağının sürçmesinden hâsıl olan yara zamanla iyileşir. Hâlbuki ağızdan çıkan söz, insanın başını bile götürebilir.”

Ya’kûb -aleyhisselâm- gördüğü rüyâya rağmen acz içinde kalarak Yûsuf’u birâderlerine teslîm etti. Şu ifâde bu hâli ne güzel anlatır:

“Kazâ ve takdîr gelince, basîret görmez olur!”

“Şu yanlışı asla yapmam!” diyen bir kul, şeytana açık bir kapı bırakmış olur ki, şeytan her işini bırakarak ona Mûsâllat olur ve yapmam dediği şeyi kendisine yaptırıncaya kadar onun peşini bırakmaz. (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 110)
Bediüzzaman’ın ifadesiyle atmaca olmasa serçe kuşunun kanatları gelişmez, uçma kabiliyeti, çevikliği nakıs kalır. Allah şeytanı, nefsi, kötülükleri bu ve daha nice hikmetlerle halkeylemiş. Her insanın bu hayat macerasında bir seyr-i süluku olduğu gibi toplumların da seyr-i süluku vardır. İnsan, bu manevi yolculuğunda yükseldikçe, mertebesi arttıkça imtihanları da artar.

“Eşeddü’l bela ala enbiya, sümme’l evliya, sümme’l emselü fe’l emselü”.
Bu bakımdan asla büyük konuşmamak ve dâimâ Hakk’a sığınmak lâzımdır.
Kibirden uzak gösteriş ve riyadan sakınarak…
Haset duygularının esiri olmamak için
mütevazi ve menfaatin dalkavuğu değil, iyiliğin kölesi olarak canı yaratan Rabbimizin kölesi olarak onun canlarına köle olmak lazım ki kötülükten muhafaza olalım… Yoksa peygamber çocuğu da olsanız şeytan yolunuzun üzerindedir; sizi asla yanlız bırakmaz, daima kötülüğü üfler durur. Ve şeytanının yakin körlüğü gibi bizde yaratıcımızı inkar eder (mahfazanallah)ve yakınımızdaki melek ruhlu insanları şeytan ilan ederek şeytan ruhlu insanları melek ilan edip yoldan çıkarız. Hz yYakub’un çocukları en büyük örnek olarak önümüzdedir. Ayetle sabittir. Yûsuf’un birâderleri, babalarına ve kardeşlerine hürmette kusur eden kimselerdi. Dolayısıyla, kurdukları hîleyi gerçekleştirebilmek için babalarının îkaz ve ihtârını geçiştiriverdiler:“Onlar! «Vallâhi biz böylesine güçlü bir grup iken onu kurt kapar da yerse, o zaman biz hüsrâna uğrayanlardan oluruz (yazıklar olsun bize!)» dediler.” (Yûsuf, 14)
İmtihanla gelen müsibetler ve o müsibete kurbanlık olarak muhatap olan, kameti kıymeti sonradan anlaşılan peygamber ve Allah dostlarının kısa kısa menkıbelerini bir sonraki yazıda özetleyeceğiz inşallah… Selam ve dua ile, kalın sağlıcakla…

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.